Psıkoterapı de Zehırlenmış Göz Elınde Sadece Çekıç Varsa; Her Şeyı Çıvı Görürsün
PSIKOTERAPI DE ZEHIRLENMIŞ GÖZ
ELINDE SADECE ÇEKIÇ VARSA; HER ŞEYI ÇIVI GÖRÜRSÜN
Bir psiko-terapist; işinin doğası gereği her hastalık, semptom ve kuram hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
önemli bir başka ayraç, kendi varoluşunu sorgulama aşamasında belli bir noktaya gelmiş, kendi ile uzlaşmış, ölüme kadar sürecek olan ben kimim, varoluş amacım ne sorularının en azından büyük bir kısmına cevap bulmuş olması gerekmektedir.
insana değer vermelidir... sadece insan olduğu için... ve bütün diğer canlılara; yaratılmış oldukları için.
iyi bir psikoterapist olmak sadece bilgi ile değil aynı zamanda kendilik aktivasyonunu ne kadar gerçekleştirebilmiş olduğun ile de alakalıdır ki buna bağlı olarak bilgiyi hazmetme ve kullanma kapasitemiz artar.
bilgi herkese ait olmalıdır. kendimize saklamak için bilgi edinmeyiz, paylaşmak için ediniriz. tersi bilginin doğasına aykırıdır.
tüm insan psikolojisini içselleştirebilmek elbette tecrübeli ruh sağlığı profesyonelleri için bile zorlayıcı olabilir.
en çok yapılan hata bir alanda çalışıyorsan ve bilgin o alandan ibaretse,
birbirine çok benzeyen ve iç içe geçmiş semptomları ayrıştıramadığından elinde ki şablona oturtmaktır.
elinde ki şablon da ne var *
diyelim ki en çok çalıştığın alan Obsesif Kompülsif Bozukluk olsun.
bir kaç takıntı gördüğünde apaçık ortada OKB dediğin hasta derinliğine araştırdığında BİPOLAR bozukluğun İrritabile tipi çıkabilir.
hastaya bakmak yetmez; görmek için sen de o bilginin olması gerekir yoksa teşhis ve doğal olarak da tedavi yanlış olur.
oysa kişi bir alan ile yoğun olarak çalışıyor ise diğer alanları araştırmaya bilir.
oysa ki
pek çok semptom pek çok bozuklukta görülebilir. Bazı rahatsızlıklar komorbidite olarak da görülebilir.
ama biz tek bir rahatsızlığa odaklanmış ve onun üzerine hummalı bir araştırma içerisinde isek o zaman herkes de benzeri semptomları arar ve buluruz.
BUNA ZEHİRLENMİŞ GÖZ diyoruz.
eğer göz zehirlenmiş ise görülenler mümkün değil doğru olamaz.
teşhis ve doğal olarak da tedavi yanlıştır.
bunu üniversite bitirme tezinde yaparsan kendine zarar verirsin, çünkü; hocalardan döner ama profesyonel hayatında yaparsan hastaya verdiğin zarar hastadan sana döner.
danışanı iyi tanımak, dönüp ona sormak ve etkin olarak dinlemek gerekmektedir.
danışanınız ile eşduyumsal bir döngü ve dönüşüm, değişim oluşturamadığınız sürece terapi odası kişisel aynalanma alanınız olmaktan öteye geçemez ve hasta asla iyileşmeyeceği gibi daha da kötüye gider.
son olarak kişilik bozukluklarından bir örnek ile bitirelim
ben odaya girmeden teşhisi koyarım diyen yıllanmış psikoterapistler,
çok bilen çok yanılıra uygundur.
hastayı savunmaları ile değerlendirir ve borderline üzerine çalışıyorsan o şablona oturtabilirsin.
neşeli geldi... şık giyinmiş... flörtöz bir hali var... yaftayı yapıştır; kesin border dır bu
oysa bu gördüğün hastanın savunmaları... intrapsişik dünyası bambaşka bir şey olabilir ki bu bir kitabın nasıl olduğuna, ön sözünü bile okumadan kapağı ile karar vermek gibidir.
danışan size kim olduğunu anlatır.. nesne ilişkilerine bak
ve bunu yaparken de alet çantanda lütfen çekiçten fazlası olsun.
Psikoterapist Esra Erdoğan
ELINDE SADECE ÇEKIÇ VARSA; HER ŞEYI ÇIVI GÖRÜRSÜN
Bir psiko-terapist; işinin doğası gereği her hastalık, semptom ve kuram hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
önemli bir başka ayraç, kendi varoluşunu sorgulama aşamasında belli bir noktaya gelmiş, kendi ile uzlaşmış, ölüme kadar sürecek olan ben kimim, varoluş amacım ne sorularının en azından büyük bir kısmına cevap bulmuş olması gerekmektedir.
insana değer vermelidir... sadece insan olduğu için... ve bütün diğer canlılara; yaratılmış oldukları için.
iyi bir psikoterapist olmak sadece bilgi ile değil aynı zamanda kendilik aktivasyonunu ne kadar gerçekleştirebilmiş olduğun ile de alakalıdır ki buna bağlı olarak bilgiyi hazmetme ve kullanma kapasitemiz artar.
bilgi herkese ait olmalıdır. kendimize saklamak için bilgi edinmeyiz, paylaşmak için ediniriz. tersi bilginin doğasına aykırıdır.
tüm insan psikolojisini içselleştirebilmek elbette tecrübeli ruh sağlığı profesyonelleri için bile zorlayıcı olabilir.
en çok yapılan hata bir alanda çalışıyorsan ve bilgin o alandan ibaretse,
birbirine çok benzeyen ve iç içe geçmiş semptomları ayrıştıramadığından elinde ki şablona oturtmaktır.
elinde ki şablon da ne var *
diyelim ki en çok çalıştığın alan Obsesif Kompülsif Bozukluk olsun.
bir kaç takıntı gördüğünde apaçık ortada OKB dediğin hasta derinliğine araştırdığında BİPOLAR bozukluğun İrritabile tipi çıkabilir.
hastaya bakmak yetmez; görmek için sen de o bilginin olması gerekir yoksa teşhis ve doğal olarak da tedavi yanlış olur.
oysa kişi bir alan ile yoğun olarak çalışıyor ise diğer alanları araştırmaya bilir.
oysa ki
pek çok semptom pek çok bozuklukta görülebilir. Bazı rahatsızlıklar komorbidite olarak da görülebilir.
ama biz tek bir rahatsızlığa odaklanmış ve onun üzerine hummalı bir araştırma içerisinde isek o zaman herkes de benzeri semptomları arar ve buluruz.
BUNA ZEHİRLENMİŞ GÖZ diyoruz.
eğer göz zehirlenmiş ise görülenler mümkün değil doğru olamaz.
teşhis ve doğal olarak da tedavi yanlıştır.
bunu üniversite bitirme tezinde yaparsan kendine zarar verirsin, çünkü; hocalardan döner ama profesyonel hayatında yaparsan hastaya verdiğin zarar hastadan sana döner.
danışanı iyi tanımak, dönüp ona sormak ve etkin olarak dinlemek gerekmektedir.
danışanınız ile eşduyumsal bir döngü ve dönüşüm, değişim oluşturamadığınız sürece terapi odası kişisel aynalanma alanınız olmaktan öteye geçemez ve hasta asla iyileşmeyeceği gibi daha da kötüye gider.
son olarak kişilik bozukluklarından bir örnek ile bitirelim
ben odaya girmeden teşhisi koyarım diyen yıllanmış psikoterapistler,
çok bilen çok yanılıra uygundur.
hastayı savunmaları ile değerlendirir ve borderline üzerine çalışıyorsan o şablona oturtabilirsin.
neşeli geldi... şık giyinmiş... flörtöz bir hali var... yaftayı yapıştır; kesin border dır bu
oysa bu gördüğün hastanın savunmaları... intrapsişik dünyası bambaşka bir şey olabilir ki bu bir kitabın nasıl olduğuna, ön sözünü bile okumadan kapağı ile karar vermek gibidir.
danışan size kim olduğunu anlatır.. nesne ilişkilerine bak
ve bunu yaparken de alet çantanda lütfen çekiçten fazlası olsun.
Psikoterapist Esra Erdoğan
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.