C. nin Eylül ayında devlette 1. Sınıfa başlaması ile birlikte anneden ayrılma korkusu, ve okulu reddetme durumu ile anne yaklaşık 1 ay kadar mücadele ettikten sonra, devletteki sınıfların kalabalığı, öğretmen ilgisizliği, ve benzeri olguların duruma yol açtığını düşünerek özel bir okula kayıt yaptırmış. Ancak burada da benzer şikâyetler yaşanmış ve okulun rehberlik birimi, öğretmeni ne kadar uğraştıysa da durum yenilememiş, anneden bağımsız bir şekilde sınıf ortamında kalmayı başaramamış ve akran iletişimini reddetmiş. Bu aşamada annenin profesyonel yardım arayışı bizi bir araya getirmişti. Kasım ayında “Okul Fobisi” ile randevu alan anne ile ilk görüşmemizi yapıp C. ile tanıştıktan sonra tedavi planımızı oluşturduk. Karşımızda yoğun bir anneden ayrılma kaygısı, okul ve diğer tüm bağımsız kalması gereken ortamları reddetme, tuvalet problemi, tırnak yeme ve ayağa kaldırılması gereken bir özgüven vardı.
Bebeklik ve erken çocukluk yaşantıları kişinin hayatını etkiler. Abisi ile arasında 10 yaş fark olan C. evin hiç büyümeyen bebeği olmuş. Herkes tarafından korunup, kollanmış, hakkını aramak zorunda hiç kalmadan her istediği anında olmuş, yaptığı her harekete gülünmüş, sempatik bulunmuş. Ama okula başlama zamanı gelip gerçek dünya ile karşılaştığı zaman her şey için çaba sarfetmesi gerektiğini anlamış. Ama bunu nasıl yapacağını bilmemenin şokunu yaşıyor ve onun yerine bu ortamları bu zamana kadar düzenlemiş olan anneye onu koruyan kabuğu gibi sarılmak istiyordu.
Bu noktada annenin işbirliği ve kararlı duruşu çok yardımcı oldu.
Öncelikle okul durumunun ayarlanması gerekiyordu. 1. Sınıf için neredeyse yarı dönemi kaçırmıştık, üstelik 1. Sınıf ve ilkokul deneyimi hem çocuk hem de ebeveynler için ayrı bir adaptasyon gerektiren zorlu bir süreçtir. Okul öncesinden veya ev ortamından çıkan çocuk; bağımsız davranma, sorumluluk alma, otokontrol geliştirmeye, öz bakımda kendine yeterli olma, akademik başarı ile sınanma, akran iletişimi başlatma, yürütme, gruba dâhil olma gibi birçok farklı deneyime alışmak ve bunlarla baş etmek zorunda kalır.
Dolayısıyla sadece yukarıdaki değişiklikler bile kaygılanacak durumu oluşturabilirken, hali hazırda kaygı temelli birçok duygusal, sosyal ve davranışsal sorunlar oluşmuşken yeni stres faktörleri yaratmaktansa, 1. Sınıf zorlamasından yapmadan butik bir anaokulunun hazırlık grubuna devam ederken, bizim için daha güvenli ve kontrollü, şekillendirmeye açık bir ortamda bu sorunların üzerine gitmeyi önerdim.
Okul ortamını yapılandırırken, bilişsel-davranışçı oyun terapisi ve anne-baba tutumlarını düzenleyecek anne-baba oturumları ile seanslarımıza devam ettik.
Okul Korkusu ile birlikte patlak veren durumlar o zamana kadar aile tarafından fark edilmemiş sosyal fobi temelinin göstergesiydi. Sosyal fobisi olan çocuklar tanıdık olmayan ortamlarda tedirgin olurlar ve çekingen, sessiz bir tavır sergilerler. Genellikle ortama ilk girişlerde ağlama, yanında olan ebeveynine sıkı sıkı sarılma, yanından ayrılmak istememe gibi davranışlar gözlenir. Hata bu durum bazı ebeveynler tarafından çarptırılarak “yetişkin muhabbeti seviyor” gibi adlandırılabilir. Bildiği arkadaşları ile grup oyunlarına katılsa bile, oyun içinde arkadaşları tarafından yönlendirilip, oyunun akışını değiştirmeye yönelik adım atamaya çekinirler. Nitekim C. nin anneden ayrı sınıfta kalmasını sağladığımız noktada, tuvalete gitmek, yemek ortamına katılmak, arkadaşları ile oyunlara dâhil olmak gibi konularında ayrı ayrı ele alınması gerekti. Akademik çalışmaların devreye girmesi ile beklenen şekilde başaramama korkusu kaygı düzeyini yükseltti.
Davranışçı tekniklerle, şekillendirdiğimiz okul ortamı ve gerçek yaşam koşullarında korkunun üzerine giderek alıştırma sağlamaya yönelik adımlar attık. Terapide oluşturulan model, uygulanan rol provaları, davranış örneklemeleri, destekleme ve sosyal beceri eğitimi gibi sosyal öğrenme yöntemlerine sıklıkla başvurduk. Ayrıca anne-baba oturumları ile tutumları düzenlendi.
Seanslarımızı artık kontrol görüşmelerine dönüştürebileceğimizi söylediğim zaman, artık anneden bağımsız bir şekilde okulda tam sürede kalabiliyor, tuvalet ve tırnak yeme problemini aşmış, sınıfta girebileceği bir arkadaş grubu oluşmuş. Özgüven şişmeye devam ediyordu. Ve anaokulunun işbirliği ile başlayacağı ilkokula birkaç ziyaret gerçekleştirmiştik Artık 1. Sınıfa hazırdı.
Bu yazıya atıf yapmak için yazının internet adresine link verilmelidir. Yazı yazarının izni olmaksızın başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
* Yayın Tarihi : 23-10-2014 - 16:42 (3475 gün önce),
* Ortalama Günde 0.70 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 4391, Kelime
Sayısı : 564, Boyut : 4.29
Kb.
Lütfen Dikkat :
Sitemizde yayınlanan mesleki anıların telif hakkı tamamen
yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı
olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle
başka mecralara aktarılamaz.
Bu metinden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya
"Okul Fobisi ile Ortaya Çıkan Sosyal Fobi" başlıklı yazının tüm hakları yazarı Psk.Duygu KARAKULAK TAKVİM'e aittir ve yazı, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) Mesleki Anılar Kütüphanesinde yayınlanmıştır. ibaresi eklenmelidir.
Bu ibare eklenmek şartıyla, yazıdan Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
Sitemizde sayfası bulunan site üyemiz profesyoneller
üye
sayfaları içinden, Mesleki Anılarınız bölümü altında, YENİ
ANI GÖNDERİN linkini izleyerek bu sayfaya
mmesleki anılarını ekleyebilirler.