Bipolar Bozuklukta Bilişsel Davranışçı Terapi
Bipolar Bozuklukta Bilişsel Davranışçı Terapi
Bipolar bozukluk, erken başlangıçlı ve kronik seyri nedeniyle kişinin mesleki, sosyal ve yakın ilişki alanlarında bozulmalara yol açan, hastalığa ve hastalığın tedavisine uyum yapmayı öğrenmenin kritik öneme sahip olduğu bir bozukluktur. Bu nedenle bipolar bozukluğun tedavisinde, biyolojik müdahalelerin yanında Psikososyal müdahalelerin de gerekli olduğu görüşü giderek yaygınlık kazanmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, bipolar bozuklukta hangi psikososyal müdahalelerin etkili olduğunun belirlenmesi konusu önem taşımaktadır.
Bipolar bozukluğun genetik geçişli ve biyolojik kökenli bir bozukluk olduğu görüşü, bu bozukluğun tedavisinde bilişsel modellerin öneminin anlaşılmasını geciktirmiştir. Bipolar bozuklukta tedavi genel olarak biyolojik müdahaleye dayanmaktadır ve atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için gerek akut dönemde gerekse profilaktik olarak daha sonrasında devam etmektedir. İlaçla tedavi etkili olmasına ve uygun bir doz ayarlamasıyla tedaviye uyum sağlanmasına rağmen, bir çalışmada iki yıllık takip sürecindeki hastaların %41 ile %60’ının mani ve depresyon ataklarının yinelediği saptanmıştır. Yapılan çalışmalarda bipolar hastaların %40 ile %60’nın ilaç tedavisine uyum göstermedikleri ve yeterli uyumu gösterseler, tedaviye çok iyi yanıt verseler bile, ilaç tedavisinin sosyal işlevsellik üzerine etkisinin kısıtlı kaldığı bildirilmektedir. Oluşturulan ve planlanması gereken ilaç tedavilerinden yola çıkarak genel olarak En yaygın olarak kullanılan ilaçlar: lityum karbonatve valproik asit (Depakote olarak da bilinir). Carbamazepine, Lamortigine, Topiramate, Oxcarbazepine veNeurontin bipolar bozuklukta kullanılan anti-epileptik ilaçlar arasında yer almaktadır. Olanzapine, Aripiprazole, Risperidon gibi antipsikotik ajanlar da FDA tarafından onaylanarak ve bipolar tedavisi için kullanılır. Hastanın ailesi veya eşi her tür tedaviye katılıp yer alması gerekmektedir. Ayrı olarak antidepresan çeşitlerinden MAOİ, TSA VE SSRI kullanılmaktadır.
Araştırmalar giderek bipolar bozukluğun başlangıcının ve sürecinin stres faktörleriyle (fiziksel ve sosyal faktörler ile yaşam olayları), fizyolojik ve bilişsel yatkınlıklarla ilişkili olduğunu gösterdikçe, bu bozukluğun tedavisinde ilaçla birlikte BDT’nin kullanılmasının daha faydalı olacağı görüşü yaygınlık kazanmaktadır.
Bipolar bozukluğun tedavi sürecinde BDT’nin amaçları 4 başlık altında toplanabilir: 1. İlaç tedavisine uyum; 2. Erken tanı ve müdahale; 3. Stres ve yaşam stili yönetimi; 4. Eştanıların tedavisi. Genel anlamda, bilişsel davranışçı yaklaşım bipolar hastalarda başa çıkma becerilerini geliştirmek, tedavi sürecinde öz-yeterlilik ve sorumluluğu pekiştirmek, psikososyal stres kaynaklarını belirleyerek, bunlarla başa çıkmalarını desteklemek, bilişsel ve davranışsal güçlükleriyle ilgili stratejiler geliştirmek ve altta yatan şema ve temel inançları değiştirme konularında çalışmaktadır. Bipolar bozukluğun tedavisinde, BDT’nin hastanın içinde atağa özgü olarak yapılandırılması önemli görülmektedir.
Erken farkındalık ve müdahale için hastanın duygudurumunu takip etmesi ve prodromal değişikliklerde neler yapabileceğine dair stratejiler oluşturması önem taşımaktadır. Bunun için ilk olarak hastanın psikoeğitimden geçmesi, bu sayede bozukluğu hakkında bilgi edinmesi, geçmiş dönemlerde yaşadıkları üzerinden farkındalık kazanması amaçlanır.
BDT’de hastaların duygudurumlarındaki ufak bir değişikliği bir atak başlangıcı şeklinde yanlış yorumlamaları üzerine de çalışır. Bu yöntemde her hasta için özel hale getirilen duygudurum takip çizelgelerinde, hastaların kendilerinde yakaladıkları prodromal işaretler ile çevresel stresörler ve olaylar arasındaki ilişkilere dikkat etmeleri öğretilir.
Bipolar bozukluk, erken başlangıçlı ve kronik seyri nedeniyle kişinin mesleki, sosyal ve yakın ilişki alanlarında bozulmalara yol açan, hastalığa ve hastalığın tedavisine uyum yapmayı öğrenmenin kritik öneme sahip olduğu bir bozukluktur. Bu nedenle bipolar bozukluğun tedavisinde, biyolojik müdahalelerin yanında Psikososyal müdahalelerin de gerekli olduğu görüşü giderek yaygınlık kazanmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, bipolar bozuklukta hangi psikososyal müdahalelerin etkili olduğunun belirlenmesi konusu önem taşımaktadır.
Bipolar bozukluğun genetik geçişli ve biyolojik kökenli bir bozukluk olduğu görüşü, bu bozukluğun tedavisinde bilişsel modellerin öneminin anlaşılmasını geciktirmiştir. Bipolar bozuklukta tedavi genel olarak biyolojik müdahaleye dayanmaktadır ve atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için gerek akut dönemde gerekse profilaktik olarak daha sonrasında devam etmektedir. İlaçla tedavi etkili olmasına ve uygun bir doz ayarlamasıyla tedaviye uyum sağlanmasına rağmen, bir çalışmada iki yıllık takip sürecindeki hastaların %41 ile %60’ının mani ve depresyon ataklarının yinelediği saptanmıştır. Yapılan çalışmalarda bipolar hastaların %40 ile %60’nın ilaç tedavisine uyum göstermedikleri ve yeterli uyumu gösterseler, tedaviye çok iyi yanıt verseler bile, ilaç tedavisinin sosyal işlevsellik üzerine etkisinin kısıtlı kaldığı bildirilmektedir. Oluşturulan ve planlanması gereken ilaç tedavilerinden yola çıkarak genel olarak En yaygın olarak kullanılan ilaçlar: lityum karbonatve valproik asit (Depakote olarak da bilinir). Carbamazepine, Lamortigine, Topiramate, Oxcarbazepine veNeurontin bipolar bozuklukta kullanılan anti-epileptik ilaçlar arasında yer almaktadır. Olanzapine, Aripiprazole, Risperidon gibi antipsikotik ajanlar da FDA tarafından onaylanarak ve bipolar tedavisi için kullanılır. Hastanın ailesi veya eşi her tür tedaviye katılıp yer alması gerekmektedir. Ayrı olarak antidepresan çeşitlerinden MAOİ, TSA VE SSRI kullanılmaktadır.
Araştırmalar giderek bipolar bozukluğun başlangıcının ve sürecinin stres faktörleriyle (fiziksel ve sosyal faktörler ile yaşam olayları), fizyolojik ve bilişsel yatkınlıklarla ilişkili olduğunu gösterdikçe, bu bozukluğun tedavisinde ilaçla birlikte BDT’nin kullanılmasının daha faydalı olacağı görüşü yaygınlık kazanmaktadır.
Bipolar bozukluğun tedavi sürecinde BDT’nin amaçları 4 başlık altında toplanabilir: 1. İlaç tedavisine uyum; 2. Erken tanı ve müdahale; 3. Stres ve yaşam stili yönetimi; 4. Eştanıların tedavisi. Genel anlamda, bilişsel davranışçı yaklaşım bipolar hastalarda başa çıkma becerilerini geliştirmek, tedavi sürecinde öz-yeterlilik ve sorumluluğu pekiştirmek, psikososyal stres kaynaklarını belirleyerek, bunlarla başa çıkmalarını desteklemek, bilişsel ve davranışsal güçlükleriyle ilgili stratejiler geliştirmek ve altta yatan şema ve temel inançları değiştirme konularında çalışmaktadır. Bipolar bozukluğun tedavisinde, BDT’nin hastanın içinde atağa özgü olarak yapılandırılması önemli görülmektedir.
Erken farkındalık ve müdahale için hastanın duygudurumunu takip etmesi ve prodromal değişikliklerde neler yapabileceğine dair stratejiler oluşturması önem taşımaktadır. Bunun için ilk olarak hastanın psikoeğitimden geçmesi, bu sayede bozukluğu hakkında bilgi edinmesi, geçmiş dönemlerde yaşadıkları üzerinden farkındalık kazanması amaçlanır.
BDT’de hastaların duygudurumlarındaki ufak bir değişikliği bir atak başlangıcı şeklinde yanlış yorumlamaları üzerine de çalışır. Bu yöntemde her hasta için özel hale getirilen duygudurum takip çizelgelerinde, hastaların kendilerinde yakaladıkları prodromal işaretler ile çevresel stresörler ve olaylar arasındaki ilişkilere dikkat etmeleri öğretilir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Bipolar Bozuklukta Bilişsel Davranışçı Terapi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ahmet DURAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ahmet DURAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
7 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.