2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ülkemizde Sınav Odaklı Eğitimin Etkileri: Okul, Öğretmen, Öğrenci ve Anne-Baba Penceresinden
MAKALE #17994 © Yazan Eren ŞAHİN | Yayın Şubat 2017 | 8,579 Okuyucu
Türkiye’deki her okulun fiziki ve bölgesel şartları aynı değildir. Bazı okullarda verilen eğitimin niteliği öğretmen, yönetici, fiziki şartlar yönünden her türlü eğitim sürecine elverişli iken, bazı okulların şartları buna elverişli değildir. Dolayısıyla sınav odaklı eğitimin etkileri bu şartlarda, okullar bazında başarı durumlarına göre kıyaslanamayacak vaziyettedir.
Okullarımız en başta yöneticileri ve onların okul misyon-vizyon, politikasını uygulamaya çalışan okullardır. Ne yazık ki okullarımızın genel misyonu, öğrencilerini sınavlara hazırlamak ve yüksek puanlar aldırmak, bununla gurur duymaktır. Okul yöneticilerinin, üstlerinden övgü almak uğruna okul misyonlarını sınav odaklı yapmak zorunda olmalarının sebebi, zaten kendileri de sınavlar silsilesi ile bu mevkiye gelmiş olmalarıdır. Sınavda kazanılacak başarının her şeyin üstünde olduğunu düşünen ya da düşünmeye zorlanan okul yöneticileri, misyonlarını gerçekleştirmenin, öğrencilerin hayata bilgiyi uyarlayabilme ve bilgiyi yaşatma durumunun ötesinde olduğunu düşünmesi ne yazık ki gayet doğal. IISCL (1996) standartlarına göre okul lideri (yöneticisi)’nde olması gereken özellikler varsa da, bunlar, görünüşte olması gereken, ancak önemli olanın sınavlar olduğu bir eğitim sürecinin parçasıdır.
Okulların müfredat programları doğrultusunda ilerletilmesine rağmen, bu sürecin sonu yine bir sınav hazırlığına çıkmaktadır. Ben lisede öğrenim görürken, son sınıfın son döneminde okula gelmenin çok önemi olmadığı, gelinse bile ders yapılmayacağı, dershanelere gidilip ya da okul saatlerinde bol bol test çözülüp sınavlara hazırlanılması gerektiği; bizzat okulum idarecileri tarafından bizlere söylendi.
Okullar; doğan, gelişen, büyüyen, öğrenen insanı alıp sınavlara hayatı boyunca hazırlanan birer en absürd tabiri ile -yarış atı-‘na dönüştürmektedir. Yetenek inşası temelli eğitim yerine sınav odaklı eğitim (GÜL, 2008), okullarımızı öğrenilen değil, yarışa hazırlanılan bir hipodrom olmaya mahkûm kılmaktadır.

Tıpkı öğrencilerde olduğu gibi, öğretmenler de bu sınav maratonlarına kapılıp gitmekteler. Farkında olmasalar da aslında mesleki doygunluklarının öğrencilerinin sınav başarılarından ibaret bir hal almaya başladığını biliyorlar. SBS ile ilgili yapılan bir araştırmada, öğretmenlerin bu sistem ile ilgili en çok olumsuz düşündükleri konular:
•Öğretmenler, aileler ve öğrenciler bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip değiller (11)
•Öğrenciyi daha çok dershane ve etüt merkezlerine yönlendirdi (9)
•Her yıl sınav stresi ve korkusu yaşayacak (8)
•Öğrencilerin küçük yaşlarda sınav maratonuna başlıyor olmasını doğ¬ru bulmuyorum(6)
(*Parantez içindeki sayılar ilgili duruma katıldığını belirten öğrenci veya ö¬retmen sayısını göstermektedir.)
Sadece SBS için değil, bütün sınavlar; öğrenci ve öğretmenleri bir koşuşturmaya sokmaktadır. Öğretmenler, öğrencilerine verecekleri dersin sınav kazandırma dışında bir şey olduğunu söyleyemez hale gelmiştir. Örnek bir diyalog vermek istiyorum:
-Öğretmenim bunlar gerçek hayatta ne işimize yarayacak?
Öğretmen: - Sınavlarda yüksek puan almanızı sağlayacak.
-Sınavlar gerçek hayat.(!) …
Öğrencilerine sınav kazandıran öğretmenin mesleki başarıdan sayıldığı bir sınav odaklı eğitim sisteminin içerisindeyiz. Ne kadar çok puan, o kadar iyi öğretmen…
Öğrencilerde istenilen değişim, kazanımlarıyla bir sınavı geçmek, daha sonra bir sınavı daha, bir diğerini daha haline gelmiştir. Oysaki, değişim öğrencilerin öğrenme olanaklarının kalitesini arttırmak için önemlidir. Değişim ancak eğitimcilerin düşünmek, öğrenmek, vizyonu paylaşmak için olanaklar aradıklarında ve sürekli dinamik uygulamalar yaptıklarında gerçekleşir (Quigley, 2002). Yani var olan bilgiyi sadece bir yarışta kullanmak üzere, öğrencilerin önlerine sunulması ile değil.
Kısacası, öğretmenler sınav odaklı bir eğitim içerisinde mesleki doygunluğa ulaşamamakta yahut ulaştıkları şeyin mesleki başarı olduklarını düşünür hale gelmişlerdir.

Eğitim süreçlerinin en önemli parçalarından biri ve hatta günümüz eğitim sistemine göre en önemli parçası sınavlardır. Uygulanan programlar ve hedeflerin kazanılıp kazanılmadığının ölçülmesi gerekmektedir. Bilgisi, kazanımları ölçülen en önemli unsur direk öğrenciler olduğundan yaşayacakları kaygının diğer unsurlara göre ne derece üst düzey olduğunu tahmin etmek güç olmayacaktır.
Sınavlar, öğrencilerin eğitim-öğretim sürecindeki başa çıkmaları gereken önemli değerlendirme süreçleridir. Çocuklarda ve ergenlerde en sık rastlanan kaygı türü olan sınav kaygısı (Yavuz & Akagündüz, 2004), sınav öncesinde başlayan çeşitli fiziksel ve psikolojik değişimlerle ortaya çıkan, bireyin sınav esnasında performansını olumsuz yönde etkileyebilen yoğun bir duygudur. Aile ve toplum üzerinden öğrenciye yansıyarak artan sürekli başarı beklentisi, haliyle öğrenciler üzerinde baskı oluşturmakta ve kaygı düzeylerini arttırmaktadır. Başarıyı doğrudan etkileyen sınav kaygısı, akademik süreçte yaşanılan stresli durumlardan etkilenmekte ve tükenmişlik yaşama riskini artırabilmektedir.
Sınav kaygısının oluşmasında, bilişsel açıdan, bireyin algılama biçimlerinin etkili
olduğu söylenebilir. Bu farklılıklar nedeniyle bazen aynı durum karşısında bireyler farklı
tepkiler gösterebilmektedir. Stres ve kaygının en üst seviyede olduğu bu süreçte akademik
yetkinlik inançları, öğrenci başarısı üzerinde etkili olabilen bir değişken olarak karşımıza
çıkmaktadır (Bandura, 1986).

Öğrencinin yetkinliğini kaygı düzeyinin en üst safhada olduğu dönemlerde ölçmeye çalışmak; yetkinliklerini kullanmada tabiri caizse afallamalarına neden olmaktadır. Örnek verecek olursak; ben üniversite sınavında Matematikte bütün soruları doğru yanıtladım. Ancak sözel bir bölüm olan Özel Eğitim Bölümü’nü kazandım. Matematik becerilerimi bu yarışta, kolay iş bulabileceğim bir alanı kazanmak için kullandım.
Ülkemizde sınavlar 4.sınıfa kadar inmiştir. Dolayısıyla öğrenciler kazanımlarının sadece sınavlarda başarı sağlaması için olduğunu düşünmeye çok erken yaşlarda başlamaktadırlar. Sınavlar ölçme ve değerlendirme sürecinin önemli bir unsurudur, evet. Ancak sınavların öğrencilerin hayatlarının dönüm noktası haline getirilmesi, öğrenci kazanımlarını sadece en çok bilenin -ezberleyenin- o dönüm noktasını başarı ile geçmesini sağlaması, öğrencilerin sürekli bir sınav ile karşılaşması onları kaygıdan uzaklaşması gereken bireyler olmaktan çok kaygılarını arttırıcı süreçler olmaya devam etmektedir.
Öğrenciler sürekli yarış halinde olmakta ve bu durum bilgi ve kazanımların ölçülmesinden çok bir eleme sistemi içerisinde boğuluyor olduğumuzu göstermektedir. Ayrıca, sınavlara hazırlanmak, iyi puanlar almak ve aynı zamanda sıralamaların üstlerine çıkmak zorunda olan öğrenciler, ne yazık ki, sadece kendilerini düşünür hale gelebilmekte ve empati duygusundan mahrum olmaktadır.
Eğitim sistemimizde sınav odaklı eğitim, öğrencileri kaygı düzeylerinin her zaman yüksek olmasına ve yetkinliklerini kullanamamasına sebep olabilmektedir.

Veli penceresinden baktığımızda ilk akla gelen, maddi durumlardır. Her öğrencinin velisi, öğrencinin bilgiye ulaşımını ve bu ulaştığı bilginin değerlendirilmesi sürecinde başarıya ulaşmasını sağlayacak maddi durumlara sahip olmayabilir. Dolayısıyla öğrenci daha nitelikli eğitimi maddi imkânlarını zorlayarak alabilirken, maddi imkânları kısıtlı velilerin çocuklarının nitelikli eğitimden geçme olanağı daha azdır. Sonuç olarak sınav odaklı eğitim de, sınav ile bir yerlere gelinebilen eğitim sisteminde iki veli türü kıyaslaması eğitimde eşitlik ilkesi ile ters düşmektedir.
Diğer türlü de bu durumun kültürel ve psikolojik bir süreci vardır. Uyumlu ve özgür bir ailede, tutarlı ve sağlıklı ilişkiler içinde yetişen çocuk, özerk bir birey olarak yetişkin yaşamına ulaşabilir (Yavuzer, 2009). Bu denli bir aile ortamında yetişebilen çocuk ile tam zıttı aile ortamında yetişen çocuğun, sınav maratonundaki kaygı düzeyleri arasında farklılıklar olması kaçınılmazdır. Aile tutumları çocuklar üzerinde son derece büyük etkiye sahiptir. Sınavların tek başarı yolu olduğunu düşünen ailenin kendi kaygısı ile birlikte çocuğu üzerinde oluşturacağı baskının yüksek seviyelerde olması olağandır. Bunun yanı sıra olumsuz anne-baba tutumlarının, okul başarısı (Duchesne & Ratelle, 2010), kaygı (Erkan, 2002), benlik saygısı ile atılganlık seviyesi (Ünüvar, 2007), özerklik gelişimi (Beyers & Gossens, 1999), problem çözme becerisi (Arı & Seçer, 2003) gibi değişkenlerle ilişkisinin olduğunu gösteren çalışmalar yer almaktadır.

Kaynakça:
ÇAPULCUOĞLU, U., & GÜNDÜZ, B. (2013, Nisan). Öğrenci Tükenmişliğini Yordamada Stresle Başaçıkma, Sınav Kaygısı, Akademik Yetkinlik ve Anne-Baba Tutumları. Eğitim Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 3(1), 202-218.

GÜL, H. (2008, Mayıs-Ağustos). Türkiye’nin Eğitim Sorunları, AKP’nin Eğitime Bakışı ve Çözüm

Önerileri. Toplum ve Demokrasi, 2(3), 181-196.

GÜNDOĞDU, K., KIZILTAŞ, E., & ÇİMEN, N. (2010). Seviye Belirleme Sınavına İlişkin Öğrenci ve Öğretmen Görüşleri (Erzurum ili örneği). İlköğretim Online, 9(1), 316-330.

KÖSTERELİOĞLU, İ. (2016). Amasya Üniversitesi Uzem. Türk Eğitim Sisteminin Yapısı ve Sorunları Dersi Ders İçeriği Notları: http://uzem.amasya.edu.tr/ adresinden alındı

ŞAHİN, İ. (2007, Güz). Türkiye Eğitim Sisteminde Değişim. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 5(20), 30-54.

TAŞ, A. (2009). Ortaöğretim Okulu Müdürlerinin Değişimi Yönetme Davranışlarına İlişkin Öğretmen

Algılarının Değerlendirilmesi. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 10(2), 1-18.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ülkemizde Sınav Odaklı Eğitimin Etkileri: Okul, Öğretmen, Öğrenci ve Anne-Baba Penceresinden" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Eren ŞAHİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Eren ŞAHİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     6 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Eren ŞAHİN Fotoğraf
Eren ŞAHİN
Çorum
Temel Eğitim Bilim Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi3 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Eren ŞAHİN'in Makaleleri
► Yaz Tatilinde Öğretmen, Öğrenci ve Aile Olmak Psk.Dnş.Alpaslan YURTSEVER
► Sınav Kaygısı ve Anne Baba Tutumları Psk.Romina KUYUMCUOĞLU
► Anne Baba Tepkilerinin Çocuğa Etkileri Psk.Dnş.Hidayet EVİRGEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Ülkemizde Sınav Odaklı Eğitimin Etkileri: Okul, Öğretmen, Öğrenci ve Anne-Baba Penceresinden' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:55
Top