2007'den Bugüne 92,258 Tavsiye, 28,211 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sistematik Duyarsızlaşma ve Sosyal Beceri Eğitimi İşlevsellikleri: Genel Bir Bakış
MAKALE #17193 © Yazan Uzm.Psk.Yağmur Gözde YERLİKAYA | Yayın Eylül 2016 | 3,450 Okuyucu
Sistematik Duyarsızlaştırma

1950'li yılların başlarında Wolpe, psikanalizle tedavi ettiği hastalarının sonuçlarından tatmin olmuyordu. Tıp eğitimi ile öğrenme teorisini birleştirerek, nevrotik korkular ve bu korkuların davranışsal bilgilerle nasıl etkili şekilde tedavi edilebileceği üzerine, Freudyen olmayan ve tıbbi güvenirliği olan bir model yarattı. Derin kas gevşemeleri ve duygusal imajinasyondan oluşan bu birleşim sonucu sistematik duyarsızlaştırma oluştu. Wolpe, korku veya fobi tepkilerini kavramsallaştırmış, bunların klasik koşullanma aracılığı ile öğrenildiğini ve dolayısıyla spesifik karşı koşullamalar uygulanarak ortadan kaldırılabileceklerini iddia etmiştir (Wilkins ve Matson, 2009).

Sistematik duyarsızlaştırma, korku ve kaygıyı dereceli olarak azaltmaya yönelik en eski davranışçı terapi tekniklerinden birisidir. Yöntemin esası, kaygıya neden olan uyarıcı ile yeni bir tepki olan gevşemenin dereceli olarak bağlantı kurmasına dayanır (Morris, 2002).

Bir çok soru sorularak ayrıntılı bilgiler alınır; kişinin kaygı ve korkularının hiyerarşik bir listesi oluşturulur. Bu liste, en az kaygı ya da korku yaratan durumdan, en fazla olan duruma doğru gider (Morris, 2002).

Danışana nasıl gevşeyeceği; zihnini boşaltması, gergin kaslarını gevşetmesi ve bu gevşemeyi gitgide daha kolay yapması öğretilir. Danışan bu derin gevşeme tekniğini uyguladıktan sonra, daha önce belirlenen hiyerarşi listesinin en alt basamağından başlar. Danışandan listede yer alan durumu zihninde canlandırması ve en ufak bir gerginlik hissettiğinde işaret vermesi istenir. Bu işaret geldiğinde terapist danışana zihninde canlandırdığı şeyi unutmasını ve dikkatini tekrar gevşemeye odaklamasını ister. Bu süreç danışan o görüntüyü zihninde hiç bir gerginlik hissetmeden canlandırıncaya kadar sürer. Sonrasında bir üst basamağa geçilir ve bu şekilde listenin en son basamağı atlatılana kadar gider (Morris, 2002).

İşlevselliği:

Çalışmalar, sistematik duyarsızlaştırmanın pek çok insanın korku ve fobilerini yenmesinde etkili olduğunu göstermektedir. Araştırmalara göre tekniğin başarısı, eski korku tepkisinin maruz bırakma yoluyla sönmesidir (Morris, 2002).

Topluluk içinde konuşma korkusu olan kişilerin tedavisinde, içgörü yönelimli terapilerdense sistematik duyarsızlaştırmanın çok daha etkili olduğu bulunmuştur. Araştırmalar gösteriyor ki sosyal fobi ve diğer çeşit fobiler, sistematik duyarsızlaştırma ile etkili şekilde tedavi edilebiliyor (Overholser, 2002).

Ayrıca tekniğin etkin, ekonomik, sorun yönelimli, kolay anlaşılır ve kolay uygulanabilir olması özellikleriyle üstünlükleri bulunmaktadır (Türkçapar et.al., 2009).

Sistematik duyarsızlaştırmanın özellikle fobik bozukluklar ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde çok önemli bir yere sahip olduğunu ve genel olarak başarıyla sonuçlandığını söylemek gerekir. Bunların yanında cinsel bozukluklar, öfke kontrol bozuklukları, uykusuzluk, alkolizm gibi daha bir çok alanda kullanılmakta.

Tedaviden yararın en iyi olabileceği koşullar:

*Sorunun hem danışan hem de terapist tarafından gözlemlenebilir açık davranışlar biçiminde tanımlanabildiği durumlar
*Sorunun halen mevcut olduğu ve tahmin edilebilir bir biçimde sık sık tekrarlandığı durumlar
*Terapist ve danışanın tedavi hedefleri konusunda görüş birliğine vardığı durumlar
*Danışanın tedavi rasyonelini tam ve net olarak anladığı durumlar
*Danışanın tedaviye motive ve işbirlikçi olduğu durumlar (Türkçapar et.al., 2009).

Tedavide başarısızlık nedenleri:

*Aşırı depresif bir duygu durumun varlığı
*Yetersiz işbirliği
*Alkol ve anksiyolitik ilaç kullanımı
*Alışma durumunun oluşmaması
*Uygulayıcı özellikleri. Bazı deneyimsiz terapistlerin yalnızca kuram ve standart tedaviye sıkı sıkıya yapışmaları. Tanılar aynı olsa da hastalığın gidişatı bireysel farklılıklar gösterecektir. Terapist esnekliğini kaybetmemeli. Terapide sanat, kazanılmış bilgi ve becerinin, hastanın özellikleri ve becerilerine uygun bir biçimde uyarlanabilmesiyle ilgilidir (Türkçapar et.al., 2009).

Bu olumlu ve olumsuz değişkenlerden yola çıktığımızda, sistematik duyarsızlaştırmanın işe yarayabilmesi için, öncelikle kişi probleminin açıkça farkında olmalı ve işbirlikçi davranmalı. Bunların olmasını engelleyecek bir tutum, duygudurum veya ilaç, tedaviyi işlevsiz kılabiliyor. Düşünüldüğünde, bunlar sıklıkla karşılaşılabilecek durumlar.

Sistematik duyarsızlaştırmanın kendi uygulama alanlarında etkililiğini yadsımamak gerekir. Ancak fobi, anksiyete, cinsel veya öfke bozuklukları dışında daha bir çok alan var. Sistematik duyarsızlaştırmada, kişinin içsel süreçleri ve anksiyetenin nedeni gibi konular çok da önem teşkil etmiyor. Böyle olunca, kişinin içsel tepkilerinin veya duygularının durumunun ne olacağı, ya da korkunun tekrar ortaya çıkıp çıkmayacağı meçhul kalıyor. Bu durumda tam tedavi ve üstesinden geliş olup olmadığı tartışması çıkıyor.

Nadiren bazı hastalar yeterince alıştırma yapmalarına karşın, anksiyete oluşturan uyarana alışma yanıtı vermezler. Bunun nedeni çoğu kez örtük olarak yapılan kaçma kaçınma ve güvenlik sağlama davranışlarıdır (Türkçapar et.al., 2009). İşte bu gibi diğer bir çok durumda, sadece davranışa odaklanan terapilerin işlevi azalıyor. Kişinin içsel süreçlerinin de farkına varmasını sağlayacak terapiler su yüzüne çıkıyor. Bu tarz tedaviler, kendini anlamak, iç çatışmalar ve kaygıdan kurtulmak veya diğer kişilerle daha iyi ilişkiler kurmak isteyen kişiler için en uygunu olarak görülmektedir. Davranış terapisi, özgül kaygı veya cinsel bozukluklar gibi iyi tanımlanmış davranış bozuklukları için en uygunudur (Morris, 2002).

Ayrıca sistematik duyarsızlaştırmanın çocuklara uygulanması zor olabiliyor. Çünkü çocukların genelinde gevşeme eğitimi yorucu ve sıkıcı olabilmekle beraber; korkulan imajın anımsanması kontrolü de zor olabiliyor. Gelişimsel engelli çocuklarda uygulanması ise daha da zor (Wilkins ve Matson, 2009).

Sosyal Beceri Eğitimi

Sosyal beceri eğitimi şunlarla ilgilidir:
*Sosyal repertuarı ve becerileri geliştirmek
*Benlik saygısını arttırmak
*Problem çözme becerilerini arttırmak
*Duygu kontrolü ve regülasyonu
*Stres ve hayal kırıklıklarıyla başa çıkma becerilerini arttırmak
*Olumsuz düşünce süreçlerini değiştirmek
*Kişisel hakların savunulması ve önemli yaşam amaçlarını tanımlama

Sosyal repertuar:
*Göz kontağı, mimik ve jestler gibi sözel olmayan beceriler
*Basit sözel beceriler ve karşılıklı konuşma
*Duygusal beceriler
*Kendini yansıtma becerileri, karışık iletişim ve bütünleştirme becerileri
*Problemleri tanımlama ve amaç belirlemeyi içeren problem çözme becerileri
*Yakın ilişki becerileri (Oestrich, 2005).

Çoğu model, problem çözme stratejileri üzerine kurulur. Genelde grup terapiler halinde gerçekleşir. Model alma kullanılabilir. Eğitim içersinde, problem belirlenir, amaçlar belirlenir, sık sık canlandırmalar kullanılır, yapılabilecek alternatifler seçilir. Sık sık ödevler verilir, kişinin gerçek hayatta uygulaması gereken ödevleri olur (Oestrich, 2005).

İşlevselliği:

Sosyal beceri eğitimi bir çok alanda etkililiğini kanıtlamış bir tekniktir. Sosyal anksiyete, panik, utangaçlık, depresyon, düşük benlik saygısı ve hatta şizofreni tedavilerinde çeşitli formlarda kullanılmaktadır. Psikopatoloji ne kadar şiddetliyse, müdahale de o kadar yapılandırılmış ve davranışsal özelliklidir (Oestrich, 2005).

Sosyal beceri eksikliği, şizofreni gibi bir çok psikopatoloji ile beraber bulunur. Eğitim, bu kişilerin sosyal işlevselliklerini arttırmaktadır. Depresif hastalarda, benlik saygısının yükseltilmesi ve sosyal becerilerin iyileştirilmesi, ilaç görevi görmektedir. Benzer şekilde anksiyete bozukluklarında da sosyal beceri eğitimi kullanılarak, ilişkilere ve iletişime odaklanılır ve kişisel rahatsızlık hissi azaltılmaya çalışılınır (Oestrich, 2005).
Sosyal beceri eğitimleri genel olarak sosyal fobide oldukça işlevseldir (Davis et.al, 2009).

Özellikle çocuklar ve ergenler için akran ilişkilerinin gelişim açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu düşündüğümüzde, sosyal beceri eğitiminin bu dönemdeki işlevselliği yadsınamayacak öneme sahiptir (Foster ve Bussman, 2008).
Erken ergenlik dönemindeki çocuklara verilen sosyal beceri eğitimi sonucu çocukların sosyal anksiyetelerinin azaldığı, sosyal aktivitelerinin arttığı, benlik saygılarının geliştiği ve daha uygun başa çıkma stratejileri geliştirdikleri gözlenmiştir (Bijstra ve Jackson, 1998).

Yapılan bir araştırmada, sosyal fobisi olan çocuklara tedavi amaçlı sosyal beceri eğitimi verilmiştir. Eğitimde karşılıklı konuşma becerileri, gruplara katılma becerileri, girişkenlik ve telefonla konuşma çalışmaları bulunmaktadır. Sonuçlarda çocukların büyük bir kısmı, sosyal fobilerinden kurtulmuştur (Davis et.al., 2009).

Ancak ağır sosyal fobisi olan hastalar grup terapilerine katılmak istemeyebilir. Kendi girişimleriyle bu eğitime talepte bulunmayabilirler. Ayrıca şizofrenisi, depresyonu veya anksiyete bozukluğu ağır kişilerde de eğitim işlevini gerçekleştiremeyecektir (Oestrich, 2005).

Sosyal beceri eğitiminin genel anlamda sosyal problemlerin üstesinden gelmek adına destekleyici bir teknik. Burada işlevselliğin olmayışı açısından, ağır şekilde sosyal problemler yaşayan kişiye ne kadar müdahale edilebilir ve kişi ne kadar işbirlikçi davranabilir soruları ortaya çıkıyor. Doğal olarak bu durumlarda işe yararlık yitiriliyor.

Sonsöz - Tartışma

Sistematik duyarsızlaştırma ve sosyal beceri eğitiminin, diğer bir çok tedavi tekniğinde olduğu gibi işe yaradığı ve yaramadığı durumlar mevcut.
Sistematik duyarsızlaştırma, açık davranım problemleri yaratan fobi ve anksiyete bozuklukları gibi bir çok alanda etkili şekilde kullanılmaktadır. Ancak bazen her kişi gevşemeyi veya gevşeme ile anksiyeteyi eşlemeyi başaramayabilir. Ayrıca burada içsel süreçleri görmezden gelmek, problemin tamamen ortadan kalkıp kalkmayacağı konusunda şüphelere yol açmaktadır. Örneğin kişisel temizlik konusuna obsesyon ve kompülsiyonlar geliştirmiş, devamlı olarak tüm vücudunu takıntılı olarak temizleyen bir kadına bu probleminin üstesinden gelmesi için sistematik duyarsızlaştırma tekniği uygulanıyor. Teknik olumlu sonuç alıyor ve kadının temizleme davranışı azalıyor. Fakat pis olduğuna dair içindeki derin korku ve kötü his hala yerinde duruyor, hatta belki başka problemlere yol açıyor, anksiyete başka alanlara yöneliyor. Bu durumda içgörüsel bir teknik uygulansaydı, kadının çocukken cinsel tacize uğradığı ve bu travmanın hayatında bir çok etkisi olduğu bilgisi yakalanabilirdi. Öncelikle bunun üstesinden gelmesi sağlanabilirdi. Dolayısıyla salt davranış değişimine odaklanmak, bazı durumlarda tam olarak esas sorunun ortadan kalkışı olmayabilir.

Sosyal beceri eğitimi ise, adından da anlaşılabileceği gibi kişileri sosyal becerileri yönünden destekleyen, dolayısıyla sosyal ilişkileri iyileştiren bir teknik. Özellikle çocuk ve ergenlerde yaygın olarak kullanılıyor ve başarılı sonuçlar veriyor. Fakat hafif olmayan vakalarda kullanımının kısıtlılığı karşımıza çıkıyor. Örneğin çok ağır sosyal fobisi olan kişi için, eğitim kapsamındaki ödevleri yapmak oldukça zor olabilir. Kişi direnç göstererek tedaviyi yarım bırakabilir. Bu durum, sosyal açıdan eksiklik yaşayan fakat rahatsızlığı ağır olan tüm kişilerde yaşanabilir. Ayrıca sistematik duyarsızlaştırmaya benzer şekilde, kişinin sosyal fobisinin altında yatabilecek travmaların sorgulanmaması, belki de tedavinin başarısını etkileyebilir.

Kaynakça

Bijstra, J.O. ve Jackson, S. (1998). Social skills training with early adolescents: effects on social skills, well-being, self-esteem and coping. European Journal of Psychology of Education, 13, (569-583). 5 Aralık 2012, springerlink database.

Davis, T.E., Munson, M.S. ve Tarcza, E.V. (2009). Anxiety disorders and phobias. Social skills and behaviors in children içinde (219-243). 5 Aralık 2012, springerlink database.

Foster, S.L. ve Bussman, J.R. (2008). Evidence-based approaches to social skills training with children and adolescents. Handbook of evidence-based therapies for children and adolescents içinde (409-427). 5 Aralık 2012, springerlink database.

Morris, C.G. (2002). Psikolojiyi anlamak. (H.B. Ayvaşık ve M. Sayıl, Çev.Ed.). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi 1996)

Oestrich, İ.H. (2005). Social skills training. Encyclopedia of cognitive behavior therapy içinde (375-380). 5 Aralık 2012, springerlink database.

Overholser, J.C. (2002). Cognitive-behavioral treatment of social phobia. Journal of Contemporary Psychotherapy, 32, (125-144). 4 Aralık 2012, springerlink database.

Türkçapar, H., Sungur, M.Z. ve Sargın, E. (2009). Bilişsel davranışçı terapiler. E. Köroğlu ve H. Türkçapar, (Ed.), Psikoterapi yöntemleri: kuramlar ve uygulama yönergeleri içinde (77-144). Ankara: HYB Basım Yayın.

Wilkins, J. ve Matson, J.L. (2009). History of treatment in children with developmental disabilities and psychopathology. Treating childhood psychopathology and developmental disabilities içinde (3-28). 4 Aralık 2012, springerlink database.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Genel Anksiyete'ye Klinik Bir Bakış Psk.Doğancan GÖKÇE
► Ergenlik Dönemine Genel Bir Bakış Psk.Ayşegül COŞKUN
► Fobilere Genel Bir Bakış ve Belirtileri Psk.Azade ALTINTAŞ DURMUŞ
► Pozitif Psikoloji Nedir? Genel Bir Bakış Psk.Dnş.Kübra DÖRTYOL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sistematik Duyarsızlaşma ve Sosyal Beceri Eğitimi İşlevsellikleri: Genel Bir Bakış' başlığıyla benzeşen toplam 46 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:46
Top