2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yumurta Hücrelerinin Gelişimi
MAKALE #16799 © Yazan Op.Dr.Ahmet Fatih ÖĞÜÇ | Yayın Haziran 2016 | 9,421 Okuyucu
Yumurta, yumurtalık (ovaryum) adı verilen organda üretilir. Her kadında sağda ve solda birer tane olan yumurtalıkların içinde sinirlerin, kan ve lenf damarlarının girip çıkacağı kadar bir boşluk vardır. Boşluğun içinde kan bakımından oldukça zengin lif dokuları da bulunur. Yumurta hücrelerinin oluşmaları, beslenmeleri ve korunmaları bu dokular sayesinde sağlanır. Ovaryumların içinde çeşitli boylarda ve çok sayıda kesecikler (foliküller) vardır. Her kesecikte bir tane yumurta ana hücresi bulunur. Her ay bu keseciklerden bir tanesindeki yumurta hücresi olgunlaşarak döllenmenin gerçekleşebilmesi için yumurtalığın dışına bırakılır.

Yumurtalıkta yumurta hücresinin üretilmesine oogenez denir. Dişi bireylerde yumurta üretimi doğumdan önce başlar ve gebeliğin 7. ve 9. ayları arasında mayoz bölünme başlar fakat bu bölünme tamamlanmaz. Her dişi birey ortalama 300 bin yumurta hücresi ile doğar ve erkenlik çağına kadar mayoz bölünmesini tamamlamadan bekler. Ancak bu üretim tek aşamalı bir üretim değildir; bir yumurta hücresinin olgunlaşması birçok aşamanın ard arda gerçekleşmesi ile mümkün olur. Yumurta ana hücresinin olgunlaşması ve bir üreme hücresi haline gelebilmesi için öncelikle bir mitoz ve iki mayoz olmak üzere bölünmeler gerçekleşir. Ancak belli bir sıralamada olan bu bölünmelerde hiçbir şaşma olmaması gerekmektedir. Çünkü bölünmeler sonucunda hücredeki kromozom sayılarında değişiklikler meydana gelir ve farklı hücre tipleri oluşur. Tıpkı erkek üreme hücresinde olduğu gibi kadınlarda da ana yumurta hücrelerinde 46 olan kromozom sayısı, bu bölünmeler sonucunda 23'e iner.

Yumurta hücresinde meydana gelen mitoz ve mayoz bölünmeler sonucunda üç adet küçük hücre ve bir adet büyük hücre (ootid) meydana gelir. Küçük olan hücreler besin yetersizliğinden ölürken, büyük olan hücre bazı değişiklikler geçirerek yumurtayı meydana getirir. Eğer oluşan hücrelerin hepsi aynı büyüklüğe sahip olsalardı, döllenme sonucu oluşan döllenmiş yumurtanın (zigotun) gelişmesi için gerekli olan besin yetersiz kalırdı. Ancak hücrelerden birinin daha fazla besine sahip olması ve diğerlerinin küçük olmasıyla böyle bir sorunun meydana gelmesi engellenmiştir.

Yumurtanın olgunlaşması kendi kendine gerçekleşen bir olay değildir. Başta da belirttiğimiz gibi bu gelişimi şekillendiren, erkek üreme sisteminde olduğu gibi, beynin altına yerleştirilmiş olan hipofiz bezinin salgıladığı hormonlardır. Yumurtanın oluşum aşamalarını ve bu aşamalarda etkili olan hormonları şöyle özetlemek mümkündür .

1-Foliküler evre: Yumurta hücresinin oluşmaya başladığı dönemdir. Yumurta ana hücresi "folikül" adı verilen keseciklerin içinde bulunur. Folikül oluşumu yaklaşık olarak 14 gün devam eder. Bir hipofiz hormonu olan FSH (folikül uyarıcı hormon) kan yoluyla yumurtalıklara gelir. Bu hormonun yumurtalıklarda folikülün oluşumu, gelişimi ve folikül içindeki ana hücreden yumurtanın meydana gelmesini sağlamak gibi görevleri vardır. Bu hormon aynı zamanda olgun folikülden östrojen hormonunun salgılanmasına da neden olur.

Östrojen özellikle rahmin(uterus) yapısını etkileyen bir hormondur. Rahimdeki hücrelerin mitoz bölünmesini hızlandırarak bu bölgenin kalınlaşmasını dolayısıyla döllenme işleminden bir süre sonra buraya tutunacak olan embriyonun yumuşak bir zemine tutunmasını sağlar. Ayrıca rahime fazla miktarda kan ve doku sıvısı gelmesini sağlar. Her ay rahim kendini gebeliğe hazırlar. Eğer yumurta döllenirse hazırlanmış bu dokuya yerleşerek beslenecek ve gelişmesini sürdürecektir.

2-Luteal evre (Yumurtlama evresi): Bu evrede yumurtayı taşıyan kesecik (folikül) çatlar ve yumurta serbest hale geçer. Ancak yumurtalıklardan boşluğa bırakılan yumurta hücresini yakalayacak bir yardımcıya ihtiyaç vardır. Aksi takdirde yumurta hücresi spermle buluşacağı yere doğru ilerleyemeyecek ve hiçbir şekilde spermle karşılaşamayacaktır. İşte bu noktada yumurtalık ve rahim arasındaki tüp şeklinde yapılar olan "fallop tüpleri" devreye girer. Yumurtalıklardan boşluğa bırakılan yumurta hücresi, bir ahtapot gibi dev kollara sahip olan fallop tüpü tarafından yakalanır. Döllenme işleminin gerçekleştiği yer olan fallop tüpünde sperm olup olmamasına göre daha sonraki aşamalar şekillenir.

Bütün bu işlemlerin denetimini sağlayan ise hipofiz bezinden salgılanan luteinleştirici hormon (LH)'dur. Bu hormonla ilgili önemli bir noktaya daha dikkat çekmekte yarar vardır. Olgunlaşmış yumurta hücresinin içinde bulunduğu keseciğin (folikül) çatlaması ve böylece yumurtanın spermle buluşacağı yere ilerlemesinde LH hormonu mutlaka gereklidir. Bu hormonun olmaması demek -diğer hormonlar eksiksiz salgılansa da- folikülün yumurtlama evresine kadar gelişememesi demektir. Ancak böyle bir aksaklık olmaz ve yumurtlama döneminden yaklaşık 2 gün ön hipofiz bezinin LH hormonu salgılamasında artış görülür. Aynı dönemde FSH hormonunda da artış belirir ve iki hormonun etkisiyle her ay düzenli olarak yumurtlama işlemi gerçekleşir.

3-Korpus luteum (sarı cisim) evresi: Yumurtanın çıkmasından sonra boş kalan keseciğin (folikül) içi kanla dolar. Bu keseciklerin bulunduğu boşluğu çevreleyen "granüloza" ve "teka" isimli özel hücreler çoğalarak kesecik içindeki pıhtılaşmış kanın yerini alırlar. Bu hücreler lipidce zengin, sarı renkli hücrelerdir. Böylece yumurtanın ayrıldığı folikül, içine dolan sıvılarla genişleyerek "korpus luteum" (sarı cisim) adı verilen aktif bir yapı meydana getirmiş olur.

Korpus luteum denen bu yapı rahmin (uterus) embriyo için hazırlanması ve gebeliğin sağlıklı şekilde sürdürülmesi üzerinde çok önemli bir rol oynar. Bu yapının en önemli özelliği LH (luteinleştirici hormonun)'un da etkisiyle progesteron adlı hormonu salgılamasıdır. Son derece önemli fonksiyonları olan progesteron hormonu rahim duvarını uyarır. Rahimdeki en önemli değişim mukoza tabakasında oluşur. Östrojen ve progesteron hormonlarının etkisiyle mukoza kalınlaşmaya başlar. Bezler ve kılcal damarlar yüzeye kadar ulaşır, rahim duvarı kıvrımlı bir yapı alır. Bezlerin salgı faaliyetleri artar. Bu değişimlerdeki amaç, döllenmeden sonra embriyonun yerleşmesi için uygun bir ortam hazırlamaktır. Ayrıca rahim kaslarını dinlenmeye zorlayarak gebeliğin devamını sağlar. Aynı zamanda progesteron süt bezlerinin gelişmesine de etki eder.

Korpus luteum devresi 12-14 gün sürer. Bu sürenin sonunda eğer döllenme meydana gelmezse korpus luteum dejenere olur ve aynı evreler tekrarlanır. Korpus luteum'un dejenere olması ile birlikte östrojen, progesteron ve diğer hormonlar da artık salgılanmaz, yani görev yine hipofiz bezindedir. Hipofiz bezinde tekrar FSH ve LH hormonları salgılanmaya başlanır. Bu da yeni foliküllerin büyümesini başlatır. Ancak bu foliküller yeterince gelişme gösteremezler, çünkü östrojen ve progesteron yokluğu rahimde yeni bir dönemin (menstrüasyon) başlamasına neden olur.

4-Menstrüasyon evresi: Döllenmemiş yumurtanın vücuttan atıldığı devredir. Döllenme gerçekleşmediği için, daha önce hazırlanmış olan rahim duvarı gerilir, kılcal damarların kopması ile birlikte yumurta dışarı atılır. Bu dönemden sonra vücut bütün bu işlemleri tekrar yapmak için hazırlıklara başlayacaktır.


Bu evrelerin tümü belli bir dönem boyunca, bütün kadınlarda sürekli tekrarlanır. Her ay yeni yumurta hücreleri oluşur, aynı hormonlar aynı dönemlerde tekrar tekrar salgılanır, kadın vücudu sanki döllenme olacakmış gibi hazırlanır. Ancak son aşamada spermin olmasına ya da olmamasına göre vücuttaki hazırlıkların yönü değişir.

SPERM GELİŞİMİ

Çiftlerin bir yıllık düzenli cinsel birliktelikleri olmasına rağmen gebelik oluşmamasına infertilite denir.Çiftlerin %15 inde bu sorun görülmektedir.

İnfertilite nedenleri kadına bağlı,erkeğe bağlı olabilir ya da nedeni belli olmadığından açıklanamayan infertilite kapsamına girer.

Erkeğe Bağlı Nedenler

Erkek genital organları doğuştan gelen özelliklerle ve gelişimsel özelliklerine göre infertiliteye sebep olabilir,bu sebepler şu şekilde sıralanabilir:

· Sperm hücresine yönelik nedenler;Dünya Sağlık Örgütü(WHO)’nun belirlediği kriterlere göre normal bir sperm hücresi hacim olarak 1,5-5 ml arasında,sayı olarak >15 milyon/ml,hareketlilik olarak%32 motil,normal sperm morfolojisi>%4 ,pH >7.2 şeklinde standardize edilmiştir.Bu değerlerdeki ciddi farklılıklar infertiliteye sebep teşkil edebilir.Örneğin menide hiç sperm bulunmaması durumu.

Sperm yolu tıkanıklıkları,erkek üreme organlarına yönelik bazı problemler;inmemiş testis,varikosel.

Enfeksiyonlar(kabakulak),tiroid hormon bozuklukları,psikolojik ,cinsel sebepler.

Testis fonksiyonunda bozukluğa yol açan kromozom anomalileri.

Azospermi

Semen örneğine mikroskop altında bakıldığında sperm hücresi gözlenmemesidir. Azospermi erkeklerde %10 ile %15 arasında sıklıkla görülmektedir. Azospermi obstruktif(taşıyıcı kanallarda tıkanıklığa bağlı)nedenli olabildiği gibi

Obstruktif olmayan azospermi(testisten ileri gelen sperm üretimi yoksunluğu) şeklinde de görülebilir.

Sigara

Sigaranın erkek üreme sistemine olan olumsuz etkisi kaçınılmazdır.Sigara,tüp bebek merkezlerinde erkek infertilite faktörünün söz konusu olup olmadığını belirlemeye yönelik sorulan birincil sorulardan biridir.Spermin yoğunluğunu ve hareket kabiliyetini azalttığı tespit edilmiştir.Ayrıca sperm morfolojisinde(dış yapısında) ciddi bozukluklara yol açıp normal morfolojiye sahip sperm hücrelerinin azalmasına sebep olduğu bilinmektedir.İnfertilite tedavisine başlamadan 3-4 ay önce sigarayı bırakmış olmak gerekir ki tedaviden daha fazla verim alınabilsin.

Obezite

Yapılan araştırmalar göstermiştir ki şişmalık sperm üretiminde azalmaya,kısırlık oranının obez erkeklerde daha fazla olmasına sebep olmuştur.Testis uyarımı azalır.Düzenli kilo kaybı,tedavinin olumlu seyrinde önem arzeder.

Açıklanamayan İnfertilite

İnfertil çiftlerden her ikinin de gerekli muayenelerden ve tedavi süreçlerinden geçtiği halde infertiliteye sebep olacak bir faktör olmaması durumudur. Çiftlerin %15’ini kapsar.

Tedavi Öncesi Bazı Tetkikler

Kliniğimizde tedavi boyunca yapılacak bir takım muayene ve tetkikler vardır.Yapılan tetkikler süresince uygun olan tedavi planı üroloji doktorumuz tarafından yapılır,kullanılacak ilaçların reçeteleri,kullanma tarifleri hastalara verilir.

Sperm Oluşumu ve Oosit(Yumurta) ile Etkileşimi

Semen Analizi

Semen analizinden sağlıklı bir sonuç elde edebilmek için cinsel perhiz süresinin 3-5 gün arasında olması yeterlidir.Bu sürenin kısa olması sperm sayı ve volümünü,uzaması ise sperm hareketliliğini olumsuz yönde etkiler.

Semen analizi yaptıracak bireyler için hazırlanmış özel odalarda bulundurulacak görsel stimülasyon,semenin volümünü arttırabilirken,örnek verme süresini de kısaltabilir.Semen örneği steril bir kap içine sabun,krem kullanmaksızın verilir.

Spermin sayısı ve hareketliliği WHO kriterlerine göre değerlendirilirken,morfoloji Kruger strict kriterlerine göre değerlendirilir.Sperm hareketliliği dört şekildedir:

a-(+4)ileri doğru çok hızlı hareket

b-(+3)ileri doğru hızlı hareket

c-(+2)doğrusal olmayan yerinde hareket

d-(+1)hareketsiz şelindedir.

Sperm Morfolojisi(Dış yapısı)

Sperm Diff Quick boyama seti ile boyanır.%4 ve üzerinde normal morfolojiye sahip olan sperm normal kabul edilir.Bir sperm hücresi ;baş,boyun ve kuyruk olmak üzere üç bölümden oluştuğu için 100 sperm sayılır ve baş,boyun,kuyruk anomalilerine göre sınıflandırılır.Normal spermler de sayılıp 100 spermden kaçı normalse o normal sperm yüzdesini oluşturur.

Sperm Analizinde Kullanılan Diğer Testler:

Vitalite Testi:Semen analizinde hareketsiz olarak olarak değerlendirilen spermlerin tümünün vital olmadığı(ölü olduğu)düşünülmemeli.Bu sebeple yüksek oranda hareketsiz sperm içeren örneklerde (bazal örnekte %10 altı) Eosin-Y boyası hazırlanır.

Vitalite testi yapılmış ölü sperm hücreleri pembe renkte

Hypo Osmotik Swelling Testi:HYPO solüsyonu kullanılarak ICSI esnasında yapılır.Hazırlanan sperm solüsyonundan alınan spermler HYPO Solüsyonuna konulur,canlı spermlerde kuyruk genişleyerek kıvrılır.

Sperm Yıkama Metotları

1.Swim-up (Yüzdürme)Tekniği

Bu teknik için yeterli sayıda ileri hızda sperm olması gerekir.ICSI(Mikroenjeksiyon),IVF(Tüp bebek),IUI(Aşılama-İnseminasyon) işlemleri için swim-up tekniği kullanılır.Özellikle normal viskoziteli(akışkanlıkta) ve yüksek motiliteli(hareketli) semen örneklerinin konik tüplere konularak,üzerine yavaşça sperm mediumu eklenmesi ve 45 derece’ lik eğik açıyla bekletilmesi esasına dayanır.Amaç hareketli spermlerin üst tabakaya yüzmesini sağlamaktır.

2.Dansite Gradient Yöntemi

Günümüzde en sık kullanılan yöntemdir.ICSI(Mikroenjeksiyon)işlemi için sperm hazırlamak amacıyla kullanılır.

Yıkama işlemi için kullanılan gradient tabakaları:

%90,%70 ve %50 ‘lik gradient tabakalarıdır. Spermlerin santrifüj kuvvetiyle tüpün dibine ilerlemesi esasına dayanmaktadır.

Sperm örneğinin özelliğine göre(sayısı,hareketliliği, vs..)gradient protokolü değişir

3.IUI(İnseminasyon-Aşılama)Sperm Hazırlığı: IUI ,sperm sayısı ve herketliliği yönünden semeni yeterli hastalara yapılmalıdır. Önce sperm sayımı yapılır ve hareketliliği değerlendirilir.

Sayıya göre %90-70-50 ‘lik grad solüsyonlarından üst üste tabakalı konik tüpler hazırlanır.Aşılama için gerekli olan sperm hazırlama tekniği “gradient ile yıkama”dır.Aşılamada cinsel perhiz süresinin yeterli olması,verilen sperm örneğinin yeterli hacme sahip olması ve sayıca yeterli olması önemlidir.

IMSI Tekniği

Sağlıklı bir embriyo elde etmek ve gebeliğin gerçekleşmesi için hem yumurta hem de spermin sağlıklı olması gerekir.Bugüne kadar uygulanan

Mikroenjeksiyon(ICSI) işlemlerinde canlı sperm hücresi en fazla 400 kat büyütülebiliyordu.Bu şekilde spermin sadece genel şekli görülebildi.

Kliniğimizde IMSI (Intracytoplasmic Morfologically Selected Sperm Injection)adı verilen bu teknikle sperm6000-8000 kat arası büyütülerek hücre içi yapılarının,genetik hasara işaret eden vakuollerin,boyun anomalilerinin,üst düzey morfolojik analizi yapılır.

IMSI yöntemiyle,normal yada normale en yakın spermler seçilip kullanılarak yapılan mikroenjeksiyon işlemiyle %25-40 oranında daha yüksek başarı sağlanabilmektedir.

IMSI tekniğiyle normal ve anormal sperm hücresi kolayca ayırt edilir

Cerrahi Sperm Elde Etme Yönt

TESE(Testiculer Sperm Extraction):açık operasyonla alınan testis dokusundan sperm elde edilmesid

TESA(Testicular Sperm Aspirasyonu):İğneyle girilerek testis dokusundan sperm elde edilmesidir.

MESA(MicroEpididymal Sperm Aspirasyonu):Epididim organından operasyon mikroskopu yardımıyla sperm elde edilmesidir

PESA(Percutaneous Epididymal Sperm Aspirasyonu):Epididim organından iğneyle girilerek sperm elde edilmesidir.

MikroTESE(Mikrodissection TESE):Testisten mikroskop eşliğinde sperm elde edilmesi tekniğidir.

MikroTESE yönteminde testise ameliyat sırasında mikroskop ile bakılarak sadece sperm görülen bölgeden doku örneği alınır. Böylece hem sperm bulma şansı artar hem de az miktarda testis dokusu alındığından dolayı testisin ve testosteron hormonunun zarar görmesi önlenir.

Ameliyat Üroloji doktorlarımız tarafından bazı hastalarda genel anestezi altında yapılmaktadır.

Sperm Dondurma ve Çözme

Sperm dondurma kanser tedavisi görüp risk altında olan hastalar için mevcut spermin muhafazası anlamında önem taşır.Ayırıca tüp bebek tedavisi,aşılama(IUI) günlerinde taze sperm örneği veremeyecek hastalar için de kolaylık sağlar.

Dondurulacak sperm solüsyonu,dokusu miktara göre tüplere paylaştırılarak sıvı nitrojen içinde -180 ‘C de kullanım gününe kadar dondurularak korunur.Çözme esnasında spermin örneğinin bulunduğu şartlar göz önüne alındığında,sperm kalitesinde bir miktar düşme olabileceği unutulmamalıdır
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yumurta Hücrelerinin Gelişimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Op.Dr.Ahmet Fatih ÖĞÜÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Op.Dr.Ahmet Fatih ÖĞÜÇ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ahmet Fatih ÖĞÜÇ Fotoğraf
Op.Dr.Ahmet Fatih ÖĞÜÇ
İstanbul
Doktor "Kadın Hastalıkları ve Doğum - Jinekoloji"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Op.Dr.Ahmet Fatih ÖĞÜÇ'ün Makaleleri
► Yumurta Donasyonu/Yumurta Nakli Op.Dr.Şevket ALPTÜRK
► Yumurta ve Sperm Donasyonu Op.Dr.Verda TUNÇBİLEK
► Tüp Bebek ve Yumurta Dondurma Dr.Gökhan GÜMÜŞTAŞ
► Yumurta Bağışı (Nakli ) Nedir ? Op.Dr.Verda TUNÇBİLEK
► Yumurta (Oosit) Donasyonu (Nakli) Op.Dr.Verda TUNÇBİLEK
► 13-15 Ay Çocuk Gelişimi Dr.Anıl YEŞİLDAL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Yumurta Hücrelerinin Gelişimi' başlığıyla benzeşen toplam 89 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:23
Top