Çikolatakolik miyim?
Özellikle yaz aylarının gelmesi ile kilo sorunları tekrar gündeme geldi. Gün içinde yenilenler gözden geçirilmekte denize fit bir vücutla girmenin yolları aranmaktadır. Ancak özellikle kadınlar için tatlı özellikle de çikolata yemeyi durdurma tam bir baş belası olabilmekte. Acaba çikolatakoliklik diye bir şey var mı?
Çikolata özellikle kadınlarda oldukça sık istenen bir gıdadır ve bir çok kadın kendini çikolatakolik olarak tanımlamakta. Çikolatakolikler çikolatanın kendilerini iyi hissettirdiğini ve yemediklerinde gergin hissettiklerinden bahsederler.
Genel olarak;gerçek bir açlık yerine içsel bir istek ya da duygusal durumumuza göre bazı besinlere aşerebiliriz. İstekten önce sıkıntılı, kaygılı yada depresif hissetmeye eğilimliyizdir. Ve bu acı verici duygulardan çıkabilmek için yeme dürtüsü ortaya çıkabilir.
Çikolatanın da içinde bulunduğu tatlı yiyecekler gibi yüksek kalorili yiyecekler tüketildiğinde, salgılanan serotonin düzeyi artar ve kişi kendini daha mutlu hisseder. Bu kısmen mevsimsel döngülü duygudurum bozuklukları ve menstrual dönem önesinde gözlemlenir.
Ancak son dönemlerdeki çalışmalar insanların açıkça fast food ve şekere karşı açıkça bağımlılık geliştirdiklerini öne sürmektedirler. Yapılan çalışmalarda vücuttaki şekerin azalması ile kaygı belirtilerinin arttığı gözlenmiştir. Bu belirtiler arasında diş sıkma ve titreme gibi nikotin yada morfin yoksunluğunda gözlenen belirtilerde gözlenmiştir. Araştırmacılara göre yüksek kalorili yiyecekler beyindeki haz kimyasallarını tetiklemektedir ve bu teori diğer birçok çalışma tarafından da desteklenmiştir. Kendini çikolatakolik olarak tanımlayan kişilerde çikolatanın varlığı durumunda daha fazla ağız salgısı salgılanmakta ve daha fazla anksiyete ve olumsuz duygudurum gözlenmektedir.
Bağımlılıklar ile çikolata yeme arasında benzerlikler olmasına rağman araştırmalar genel olarak çikolata bağımlılığının gerçek bir bağımlılık olmadığını belirtmektedirler. Çikolatanın duyumsal özellikleri -tatlılığı, kokusu- hormonal ve duygudurum değişimlerine neden olur ve çikolata isteğini tetikler.
Eskiden insanlar yemek aramak zorundaydılar, ancak şimdi yemekler insanları arıyor. Hepimiz reklamlar, büyük marketler, yüksek kalorili yiyecekler ve zayıflıkla ilgili takıntılardan bunaldığımızı hissederiz. Modern yaşamın stresi sonucunda zaman zaman daha rahat hissetmek için yemeklere yönelebiliyor bazen de çok sıkı diyetlere girebiliyoruz.
Çikolata isteğinizi 2 ısırıkla tatmin edebiliyorsanız sorun yok. Ama değilse o kadar da şanslı değilsiniz demektir:
Yeme isteğinizin duygusal olup olmadığını keşfedin. İnsanların yeme isteklerinin altında çok çeşitli nedenler yatar. Zaman zaman düşük benlik algısı ya da depresyonla ilişkili olabilmektedir. Örneğin; düşük benlik algısı olan kişiler zayıflamaya karşı korku geliştirebilmektedirler, çünkü zayıflamaları demek daha fazla sosyal iletişim kurmak demektir ve bu onları korkutur ancak bunun farkında değillerdir.. Eğer nedenlerinizi tanımlarsanız sorunlarınızla başaçıkabilmek için başka yöntemler deneyebilirsiniz.
Kendinizi kısıtlamak yerine günlük beslenmenize çok küçük bir parça çikolata koyun. Ilımlılık önemli bir anahtardır. Araştırmalar, çikolata yemeyi, yemek yedikten yarım saat içine kısıtlayan kişilerde çikolata isteğinin kademeli olarak kesildiğini göstermiştir.
Canınız sıkkın ve çikolatayı özlediğinizi hissediyorsanız, yürüyüşe çıkın, birkaç iş üretin, arkadaşınızı arayın yada kitap okuyun. Kısa bir süreliğine zihninizi meşgul ederseniz, isteğiniz geçecektir.
Yanınızda her zaman sağlıklı gıdalar bulundurun. Günde bir kaç kez çikolata ile meyveyi yer değiştirin. Böylece öğrenmelerinizi de kırmış olursunuz.
Gerekli değilse evinizde çikolata bulundurmayın. Ailenize, eşinize veya ev arkadaşınızı bu konuda uyarın ve yanınızda tüketmemelerini rica edin.
Ve son olarak günlük aktivite düzeyinizi arttırın. Egzersiz endorfin salınımını arttırarak stres, kaygı ve depresyona karşı koruyucudur.
Gerektiğinde uzman yardımı alın. Özellikle altta yatan psikolojik faktörler yeme isteğinizi durdurmanızı engelliyor ve direnç gelişmesine neden oluyor olabilir.
Uzm. Psk.& Aile Dan. Nilüfer YALINÇETİN
Çikolata özellikle kadınlarda oldukça sık istenen bir gıdadır ve bir çok kadın kendini çikolatakolik olarak tanımlamakta. Çikolatakolikler çikolatanın kendilerini iyi hissettirdiğini ve yemediklerinde gergin hissettiklerinden bahsederler.
Genel olarak;gerçek bir açlık yerine içsel bir istek ya da duygusal durumumuza göre bazı besinlere aşerebiliriz. İstekten önce sıkıntılı, kaygılı yada depresif hissetmeye eğilimliyizdir. Ve bu acı verici duygulardan çıkabilmek için yeme dürtüsü ortaya çıkabilir.
Çikolatanın da içinde bulunduğu tatlı yiyecekler gibi yüksek kalorili yiyecekler tüketildiğinde, salgılanan serotonin düzeyi artar ve kişi kendini daha mutlu hisseder. Bu kısmen mevsimsel döngülü duygudurum bozuklukları ve menstrual dönem önesinde gözlemlenir.
Ancak son dönemlerdeki çalışmalar insanların açıkça fast food ve şekere karşı açıkça bağımlılık geliştirdiklerini öne sürmektedirler. Yapılan çalışmalarda vücuttaki şekerin azalması ile kaygı belirtilerinin arttığı gözlenmiştir. Bu belirtiler arasında diş sıkma ve titreme gibi nikotin yada morfin yoksunluğunda gözlenen belirtilerde gözlenmiştir. Araştırmacılara göre yüksek kalorili yiyecekler beyindeki haz kimyasallarını tetiklemektedir ve bu teori diğer birçok çalışma tarafından da desteklenmiştir. Kendini çikolatakolik olarak tanımlayan kişilerde çikolatanın varlığı durumunda daha fazla ağız salgısı salgılanmakta ve daha fazla anksiyete ve olumsuz duygudurum gözlenmektedir.
Bağımlılıklar ile çikolata yeme arasında benzerlikler olmasına rağman araştırmalar genel olarak çikolata bağımlılığının gerçek bir bağımlılık olmadığını belirtmektedirler. Çikolatanın duyumsal özellikleri -tatlılığı, kokusu- hormonal ve duygudurum değişimlerine neden olur ve çikolata isteğini tetikler.
Eskiden insanlar yemek aramak zorundaydılar, ancak şimdi yemekler insanları arıyor. Hepimiz reklamlar, büyük marketler, yüksek kalorili yiyecekler ve zayıflıkla ilgili takıntılardan bunaldığımızı hissederiz. Modern yaşamın stresi sonucunda zaman zaman daha rahat hissetmek için yemeklere yönelebiliyor bazen de çok sıkı diyetlere girebiliyoruz.
Çikolata isteğinizi 2 ısırıkla tatmin edebiliyorsanız sorun yok. Ama değilse o kadar da şanslı değilsiniz demektir:
Yeme isteğinizin duygusal olup olmadığını keşfedin. İnsanların yeme isteklerinin altında çok çeşitli nedenler yatar. Zaman zaman düşük benlik algısı ya da depresyonla ilişkili olabilmektedir. Örneğin; düşük benlik algısı olan kişiler zayıflamaya karşı korku geliştirebilmektedirler, çünkü zayıflamaları demek daha fazla sosyal iletişim kurmak demektir ve bu onları korkutur ancak bunun farkında değillerdir.. Eğer nedenlerinizi tanımlarsanız sorunlarınızla başaçıkabilmek için başka yöntemler deneyebilirsiniz.
Kendinizi kısıtlamak yerine günlük beslenmenize çok küçük bir parça çikolata koyun. Ilımlılık önemli bir anahtardır. Araştırmalar, çikolata yemeyi, yemek yedikten yarım saat içine kısıtlayan kişilerde çikolata isteğinin kademeli olarak kesildiğini göstermiştir.
Canınız sıkkın ve çikolatayı özlediğinizi hissediyorsanız, yürüyüşe çıkın, birkaç iş üretin, arkadaşınızı arayın yada kitap okuyun. Kısa bir süreliğine zihninizi meşgul ederseniz, isteğiniz geçecektir.
Yanınızda her zaman sağlıklı gıdalar bulundurun. Günde bir kaç kez çikolata ile meyveyi yer değiştirin. Böylece öğrenmelerinizi de kırmış olursunuz.
Gerekli değilse evinizde çikolata bulundurmayın. Ailenize, eşinize veya ev arkadaşınızı bu konuda uyarın ve yanınızda tüketmemelerini rica edin.
Ve son olarak günlük aktivite düzeyinizi arttırın. Egzersiz endorfin salınımını arttırarak stres, kaygı ve depresyona karşı koruyucudur.
Gerektiğinde uzman yardımı alın. Özellikle altta yatan psikolojik faktörler yeme isteğinizi durdurmanızı engelliyor ve direnç gelişmesine neden oluyor olabilir.
Uzm. Psk.& Aile Dan. Nilüfer YALINÇETİN
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çikolatakolik miyim?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Nilüfer YALINÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Nilüfer YALINÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
