2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sınav Kaygısı
MAKALE #14591 © Yazan Psk.Cihangir ACAR | Yayın Nisan 2015 | 3,854 Okuyucu
SINAV KAYGISI

Gelişen teknoloji ile birlikte meslekler de değişiyor ve gelişiyor. Ülkemizdeki şehir nüfusu yoğunluğu da her geçen gün artıyor. Böyle bir ortamda yetişen gençliğimiz, hem meslek seçimi konusunda, hem de o mesleğe kendini götürecek olan yolda ciddi engeller ve sıkıntılarla karşılaşıyor. İlkokul yıllarında başlayan sınav maratonu, ortaokula gelindiğinde TEOG, lise yıllarında YGS ve LYS adıyla gençlerimizin karşısına çıkıyor. Bu süreç içine giren çocuklarımızın hayatında birinci öncelik haline gelen sınavlar, yakın çevre tarafından yüklenen hedefler, öğrencilerimizin korkulu rüyası haline geliyor.
Öğretmenlik yaptığım dönemlerde uzaktan gözlediğim bu süreci, psikolog olduktan sonra, gerek okullarda rehber öğretmen olarak çalışırken, gerekse birebir ve grup olarak çalıştığım danışanlarımda daha derinlemesine gözlemleme şansı yakaladım. Bu döneme gelene kadar gelecek vadeden sporcular, yetenekli müzisyenler, dansçılar, ressamlar olarak gördüğümüz çocuklarımızın, sınav yaklaştıkça bütün bu aktivitelerden uzaklaştırıldığını gözlemledim. Bir yanda severek ve isteyerek gerçekleştirdikleri, yaparken mutluluk duydukları aktiviteler varken, diğer yanda sözüm ona geleceklerini garanti altına alacakları testler ve sınavlar yer alıyor. Öğrenci istemeye istemeye de olsa biz yetişkinlerin ona empoze ettiği gelecek planına dâhil oluyor ve çok sevdiği spor sanat ve aktiviteleri bir kenara bırakıp testlerin başına geçiyor.
Ergenliğin başlangıç yıllarına denk gelen TEOG ilk büyük sınav. Genç ergenimiz, bir yandan ergenliğin neden olduğu buhranlarla mücadele etmeye çalışırken, diğer yanda biz yetişkinler ondan oturup sınava çalışmasını bekliyoruz. O da yetmezmiş gibi ona bazen açık açık, bazen de gizliden gizliye sınavın ne kadar önemli olduğunu, tek şansının bu sınav olduğu fikrini aşılıyoruz.
Öyle ya da böyle TEOG badiresini atlatan genç, 9. Sınıfta lisenin hiç de ortaokula benzemediği, ortaokulda 80 90 olan notların birden 40 50’lere inebileceği gerçeğiyle yüzleşiyor. Tam TEOG belasından kurtulduk derken bu sefer de sınıfta kalma korkusu başlıyor. Tabi ki düşen notlar karşısında evde asılan suratlar, kendi içinde yüzleştiği başarısızlık duygusu da tuzu biberi oluyor. Birkaç yılı iyi kötü atlattıktan sonra, daha büyük ve daha zorlu bir engel bekliyor onu. YGS ve LYS.
Artık ergenliği kolaylamış olan genç, bu sefer de gelecek kaygıları ile yüzleşmek zorunda kalıyor. Yetişkin dünyasından gelen mesajlar, bu sınavın ölüm kalım meselesi olduğu yönünde. Oysa o dönemde bireyin ihtiyacı sosyalleşmek, âşık olmak, beden ve kişilik gelişimini tamamlamak. Maalesef yine ihtiyaçlar ertelenmek zorunda kalıyor. Ortaokulda iken duyduğu “TEOG bitsin hele, o zaman istediğini yaparsın.” cümlesi, şimdilerde “Şu LYS bir bitsin o zaman özgürsün.” şeklinde evrimleşiyor. Bu süreç üniversitede ders sınavları, mezun olduğunda KPSS, KPDS, ALES, ÜDS vs. vs. diye devam edip gidiyor.
Ebeveynler olarak ne kadar anlayışlı olursak olalım, böyle bir süreçten geçen çocuklarımızın sınav konusunda kaygılı olmalarına şaşırmamak gerekir diye düşünüyorum. Bazı öğrenciler kendi kişisel özellikleri, bazıları aile ve öğretmenlerinin desteği ile bu sıkıntıları sınav kaygısına dönüştürmeden atlatıyor. Ne var ki azımsanmayacak sayıda bir öğrenci kitlesi ise az ya da çok sınav kaygısı ile yaşamak zorunda kalıyor. Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin bir bölümü, bu kaygının neden olduğu dezavantajı, zekâları, çalışkanlıkları, sosyal çevreleri ya da aile destekleri ile en aza indiriyor ve ciddi zararlar görmüyor. Ama bir kesim öğrenci de sınav kaygısında dolayı ya başarısız oluyor ya da hak ettikleri düzeyde başarılı olamıyor.
İki farklı okulda uyguladığım “Sınav Kaygısı Envanteri” sonuçlarına göre hemen hemen her öğrencinin en az bir alt ölçekte kaygı düzeyi normalin üzerinde seyrediyor. Bu öğrencilerin yaklaşık %25’i yüksek, %15’i de çok yüksek kaygı düzeyleri ile baş etmek zorunda kalıyor. Kaygıları ile baş etmekte zorlanan öğrencilerin ders notları ve sınav performansları da buna göre şekilleniyor. Birçok öğrenciden “Çok çalıştım ama yapamadım” gibi cümleler duymak sıradan bir durum haline geliyor.
Sınav Kaygısı sorunu yaşayan öğrencilere sorduğumuzda çoğunluğunun ortak olarak dile getirdikleri bazı durumlar var. Aslında her bir birey özeldir ve herkesin yaşadığı sorunlar, duyguları ve zorlukları kendine hastır. Ancak bir standart oluşturabilmek ve çözün stratejileri geliştirebilmek için çoğunluğun dile getirdiği durumları dikkate alarak bir gruplama yapıyoruz. Bu durumları sıralayacak olursak;
1. Sanki sınava girdiğimde bildiğim her şeyi unutacakmışım gibi geliyor.
Yoğun kaygı yaşayan öğrenciler, mış gibi gelmenin de ötesinde, gerçekten sınav esnasında daha önceden bildiklerini hatırlamakta, matematik, fizik ve kimya gibi problem çözmeye dayalı derslerde de uygulamakta ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Çoğunlukla sınavın öncesinde karşılaştığımız bu durum, öğrencinin sınavda yaşayacağını düşündüğü felaket senaryosuna odaklanmasından kaynaklanıyor. Daha çok beklenti anksiyetesi olarak isimlendirebileceğimiz bu kaygı şekli öğrencinin kendine güvenmesine, yeterince hazırlanmasına ve sınava gergin bir şekilde başlamasına neden olarak başarısının düşmesine neden oluyor.
2. Sınavda kilitlenip kalıyorum. Okuduklarımı anlayamıyorum ve aklıma hiçbir şey gelmiyor.
Bu gruptaki öğrenciler de yoğun kaygı yaşayanlardan oluşuyor. Sınava hazır olmalarına, gerekli bilgi ve beceriye sahip olmalarına rağmen, sınav esnasında donup kalıyorlar. Sınav esnasında neler yaşadıkları konusunda ayrıntı istendiğinde, sanki kendilerini hayal âleminde ya da rüyadaymış gibi hissettiklerini, kafalarını toparlayıp sorulara odaklanamadıklarını dile getiriyorlar. Kaygının neden olduğu teyakkuz durumu, öğrencinin bilişsel yeteneklerini kullanmasını engellemekte ve her şeyi unutmuş gibi hissetmesine neden olmaktadır.
3. Kalbim hızlı hızlı çarpmaya, nefesim hızlanmaya başlıyor.
Bu grup öğrenciler de sınav kaygısının fiziksel etkilerini yoğun şekilde yaşayanlardan oluşuyor. Bu öğrencilerde ellerin terlemesi, mide ağrısı, bulantısı ya da krampları, kaslarda katılma da görülebiliyor. İleri düzeyde titreme, aşırı terleme ve bayılma da izlenmiş yaşantılar arasında yer alıyor. Bu tür tepkilerinin meydana gelmesinin nedeni ise kendini tehdit altında hisseden organizmanın savunma mekanizmalarını devreye sokmuş olmasından kaynaklanıyor. Alt beynin üst beyne hükmetmesi şeklinde gelişen bu kaygı türünde nefes egzersizleri ile desteklenen bilişsel terapi oldukça etkili oluyor.
4. Sınavda başarılı olamazsam annem/babam/öğretmenim/arkadaşlarım benim hakkımda ne düşünür?
Çevresindeki insanların sınav sonuçları hakkındaki düşüncelerini kendine kaygı edinmiş bu öğrenci grubu ise, kaygıyı daha çok bilişsel düzeyde yaşıyor. Bu kaygı türünde bireyler kendi değerlerini sınav sonuçları ile eşdeğer görüyor. Böyle olunca “Sınavdan iyi not alırsam, herkes beni kabul eder” ya da “Sınavdan kötü not alırsam kimse beni sevmez” gibi düşüncelerle kaygı denizinin içine dalıyorlar. Kabul edilmek, değer görmek, insanların gözünde iyi bir yere sahip olmak gibi kaygıları olan ve bunları bazı şartlara bağlayan öğrenci, gerekli önlemler alınıp bunlarla baş etmeyi öğrenmediğinde, gelecek yaşantısında bu kaygıları iş hayatına ya da ikili ilişkilerine de taşıyor.
5. Sınavda başarılı olmazsam gelecekte hiçbir şeyi başaramam. İyi bir iş sahibi olmanın tek yolu sınavı kazanmaktır.
Bu öğrenciler de sınavı geleceklerini şekillendirecek bir araç olarak görmekte ve tek alternatiflerinin bu sınavda başarılı olmak olduğunu düşündükleri için kaygı yaşamaktalar. Bu kaygıyı büyük oranda yakın çevresindeki yetişkinlerin telkinleri ile edinmekteler. Özellikle toplumumuz gibi gelişmekte olan ülkelerde okumak, iş sahibi olmanın tek yolu gibi algılandığından, birey gelecek kaygısını yoğun bir şekilde sınava yönlendiriyor. Meslekleri para kazandıran ya da kazandırmayan diye kategorize eden toplum, bütün gençleri belli başlı (doktor, mühendis, öğretmen, psikolog, avukat) mesleklere yönlendirirken diğer meslekleri değersiz görüyor. Her yıl yaklaşık olarak iki milyon kişinin sınava girdiği bir ortamda bu meslekler çok küçük bir talebi karşılıyor. Hal böyle olunca gençliğin büyük bir bölümü gelecek kaygısı yaşamaya mahkûm oluyor
6. Yeterince hazır değilim. Kesinlikle düşük puan alacağım.
Sürekli kendi çabalarını ve yeteneklerini değersiz gören, olaylara negatif taraflarından bakan bu öğrenci grubu ise, genel olarak özgüveni düşük ya da mükemmeliyetçi bireylerden meydana geliyor. Sınavdaki soruların çoğunu cevaplayıp iyi bir puan aldıklarında bile, kaçırdıkları soruya odaklana bu bireyler, gelecek yaşamlarında bu tutumu sürdürdükleri takdirde, ya beceremeyeceğim diye hiç bir işe girişmeyen, ya da her başına geçtikleri işi mükemmel hale getirmeye çalışan işkolikler olarak yaşamlarına devam ediyorlar.
Ana başlıkları ile anlatmaya çalıştığım sınav kaygısının hemen her türünde sonuç; kaygılı çocuklar ve başarısız sonuçlar oluyor. İşin en kötü yanı gerçekten potansiyeli yüksek, çalışkan ve zeki olan bir kesimin, sadece sınav kaygısı yaşadığı için hak ettiği yere gelemiyor olması. İzmir bölgesinde psikolog olarak çalışmaya başladıktan sonra gerek okullarda gerekse ofisimde birçok sınav kaygısı vakası ile çalışma fırsatı buldum. Çözülmesi en kolay olan sorunlardan biri olan bu problem çözüldüğünde öğrencilerin hem başarılarının arttığını, hem özgüvenlerinin yerine geldiğini, hem aile ilişkilerinin düzeldiğini, hem de mutluluk düzeylerinin ciddi şekilde yükseldiğini gözlemliyorum.
Eğer çocuğunuz ya da öğrencinizde yukarda saydığım durumlardan herhangi birini gözlemliyor iseniz, hiç vakit kaybetmeden bir uzmana danışın. Okuldaki rehber öğretmeninizden bu konuda destek isteyin. Bu sorunu ne kadar erken fark ederseniz, çözümü de o kadar erken olacaktır.
Unutmayın!
Her öğrenci gerekli ilgi, sevgi ve desteği aldığında eninde sonunda başarıya ulaşacaktır.
Psikolog Cihangir ACAR
İzmir 2015
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sınav Kaygısı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Cihangir ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Cihangir ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Cihangir ACAR Fotoğraf
Psk.Cihangir ACAR
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi72 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Cihangir ACAR'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Sınav Kaygısı' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Disleksi ile Başetme Aralık 2012
◊ Denizci Misali Yaşamak Nisan 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:03
Top