2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocukluk ve Ergenlik Döneminde Depresyon
MAKALE #14590 © Yazan Psk.Meral YALÇIN | Yayın Nisan 2015 | 3,544 Okuyucu
ÇOCUKLUK VE ERGENLİK DÖNEMİNDE DEPRESYON
Çocuk ve ergenlerde en sık karşılaşılan duygulanım bozuklukları uzun yıllar ayrı bir tanı olarak ele alınmamıştır. Bu, büyük bir olasılıkla erişkin depresyonunda karşılaşılan klinik belirtilerin çocuklarda belirgin bir şekilde saptanamaması ile ilgiliydi. Çocuklarda görülen depresif belirtiler depresyonu örtmekte, bu nedenle depresyonun kabul edilen kızgınlık, saldırganlık gibi davranış problemleri, okul başarısızlığı, enuresiz, enkopresis ve somatik yakınmalarla depresif duyguların oldukça sık görüldüğü bildirilmektedir. Çocuk gelişmekte olan bir canlıdır ve gelişim dönemleri boyunca olumlu ve olumsuz stres etkenlerinden, yapısal özelliklerine göre az veya çok etkilenecektir. Bu etkilenme derecesi ve ortaya çıkan durumun belirtileri ve tedavisi yine içinde bulunulan gelişim dönemine göre değişiklikler gösterecektir (Şenol, Karacan ve Şener, 1999). Son 20 yıldır yapılan araştırmalar duygudurum bozuklukların, sıklıkla yaşamın erken dönemlerinde başladığını göstermektedir (Coghill, Usala, 2006; Baker , 2006; aktaran Şahin ve Üneri, 2008).

DSM-IV’te çocuk ve ergenler için ayrı ölçütler bulunmamakta, erişkinler için majör depresif bozukluk ölçütleri küçük değişikliklerle çocuk ve ergenler için de geçerli kabul edilmektedir (DSM IV, 2000; aktaran Şahin ve Üneri, 2008).
DSM-IV majör depresif bozukluk ölçütleri:
1. Depresif duygu durumu (çocuk ve ergenlerde irritabilite bulunabilir),
2. Anhedoni,
3. Kilo kaybı ya da kilo alımı, iştahta azalma ya da artma (çocuklarda beklenen kilonun alınmaması),
4. Uykusuzluk ya da aşırı uyuma,
5. Psikomotor ajitasyon ya da retardasyon,
6. Yorgunluk, bitkinlik ya da enerji kaybı,
7. Değersizlik ve suçluluk duyguları,
8. Düşünceleri yoğunlaştırmada güçlük ya da kararsızlık,
9. Ölüm ve intihar düşünceleri, planları ya da girişimleri.
İki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte belirtilerden beşinin (ya da daha fazlasının) bulunmuş olması; belirtilerden en az birinin ya depresif duygudurum, ya da ilgi kaybı, ya da artık zevk alamama olması gerekir.
Depresyon için değişik yaygınlık oranları bildirilmiştir. Bu farklılık değişik örneklem grupları ile çalışılması, değişik ölçütlerin kullanılması, değişik tanı araçlarının kullanılmasına bağlanmaktadır. ABD'de yapılan epidemiyolojik çalışmalarda depresyon sıklığı okul öncesi dönemde %0.9, okul çağındaki çocuklarda %1.90, adolesanlarda %4.7 olarak bildirilmiştir (Kashani ve ark. 1987; aktaran Tamar, Özbaran, 2004). Ayrıca özel pediatri grupları ile yapılmış çalışma sonuçları da vardır. Örneğin nörolojiye açıklanamayan baş ağrısı ile başvuran çocukların %40'ında depresyon saptanmıştır. Pediatri kliniklerinde yatan çocukların %7'sinde depresyon bildirilmiştir. Psikiyatri kliniklerinde izlenen çocukların %28'inde, yatarak tedavi gören çocukların %59'unda, yatarak tedavi gören ergenlerin ise %27'sinde depresyon tanısı konabilmektedir (Weller ve ark. 1996; aktaran Tamar, Özbaran, 2004).
Yaş gruplarına göre yaygınlık: 3-5 yaş grubunda %0.3-0.5, 6-8 yaş grubunda %2-4, 9-12 yaş grubunda %3-5, 13-18 yaş grubunda %5-10. Depresyon, ergenlik öncesi kız ve erkeklerde benzer oranlardadır. Ergenlikten sonra kızlarda görülme olasılığı erkeklere göre daha yüksektir (Sims, Nottelmann, Koretz, Pearson, 2007; aktaran Şahin ve Üneri, 2008).
RİSK ETMENLERİ
Depresyona yatkınlığa neden olan ailesel, psikososyal etmenler, öncülük eden psikopatoloji veya öncü bozukluklar, ortaya çıkartıcı stres verici yaşam olayları önemli araştırma hedeflerini oluşturmaktadır. Bu etmenler ilk depresif epizodun ortaya çıkmasına neden olabildikleri gibi; komorbid anksiyete bozukluğu, destek eksikliği, ebeveyn psikopatolojisi, aile çatışması, stres verici yaşam olaylarına maruz kalma ve düşük sosyoekonomik durum gibi risk etmenleri sağaltıma düşük yanıtın da öncüleri olabilmektedir (Parker ve Roy 2001; aktaran Tamar, Özbaran, 2004).
Ailesel ve genetik risk etmenleri
İkiz ve evlat edinme çalışmaları genetik etmenlerin mizaç bozukluklarının aktarılmasında %50 etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Çocukluk çağında yaşanılan aile ortamı ek bir etki oluşturur. Aile toplama çalışmalarında depresyonu olan ebeveynlerin çocuklarında psikopatoloji oranlarının yüksek olduğu belirtilmektedir. Her iki ebeveynde major depresyon epizodunun olduğu durumlarda bu oran daha da yükselmektedir. Ebeveyn depresyonunun çocuklarda medikal ve psikiyatrik durumları genel olarak artırdığı bilinse de, bunun depresyona özgünlüğü gösterilememiştir. Depresif çocuk ve ergenlerle yapılan çalışmalar birinci derece akrabalarında depresyon görülme oranlarını %20-46 arasında bildirmektedir. Depresyonun erken başladığı vakaların akrabalarında oranlar en yüksektir (Parker ve Roy, 2001; aktaran Tamar, Özbaran, 2004).
Ebeveynlerin ilk epizodlarını erken yaşta geçirdiği veya tekrarlayıcı depresyon tanımladığı durumlarda ergen depresyonu daha sık ortaya çıkmaktadır. Özellikle her iki ebeveynin de psikopatolojisi varsa anne babada ayrı ayrı bozukluklar da olsa (örneğin; annede depresyon, babada alkolizm) yine ergen depresyonu artmaktadır. Anne baba veya büyükanne büyükbabada anksiyete ve depresyon olması çocuklarda da daha yüksek anksiyete ve depresyon riskini ortaya çıkarmaktadır. İkiz çalışmalarında depresif ebeveynlerin çocuklarında özellikle komorbid anksiyete de varsa anksiyete oranları açısından yüksek konkordans saptanmaktadır (Parker ve Roy 2001; aktaran Tamar, Özbaran, 2004).
Psikososyal aile etmenleri
Olumsuz aile ortamı depresyon, özkıyım düşüncesi, özkıyım girişimleri riskini arttırmaktadır. Aile yapısı ve fonksiyonu, özellikle emosyonel destek azlığı özkıyım davranışıyla bağlantılı bulunmuştur. Depresyonu olan ergenler ailelerini daha çatışmalı, dışlayıcı, desteklemeyen ve kötüye kullanan gibi niteliklerle tanımlama eğiliminde olurlar. Ailede daha fazla çatışma olanlarda depresyonun tekrarlaması riski artar. Unutmamak gerekir ki aile çatışması, ebeveynin ergenin yıkıcı davranışını kontrol etme girişimlerinin sonucunda da ortaya çıkabilir (Parker ve Roy 2001; aktaran Tamar, Özbaran, 2004). Ergen depresyonu riskini artıran diğer aile etmenleri sosyal desteğin olmayışı, boşanma, geniş aile, büyük kardeşin alkol madde bağımlılığıdır. Cinsel olarak kötüye kullanılmış olanlarda depresyon riski artar. Bu ailelerde genel işlev bozukluğu da eşlik etmektedir (Parker ve Roy 2001; aktaran Tamar, Özbaran, 2004). Mahler tarafından tanımlanan, ilk üç yaşta nesne sürekliliğinin oluşmasıyla sona eren ayrılma bireyleşme sürecinden sonra, P. Blos tarafından ergenlik ikinci ayrılma bireyleşme süreci olarak tanımlanmıştır. Bu süreç ergen gelişiminin temel özelliğidir. Herhangi bir gelişim basamağındaki ayrılma bireyleşme de bağlanma ile yakın ilişkilidir. Aileden ayrılma ve yeni kimlik oluşum sürecinde ve bağlanma ile ilişkili sorunlar ergenlik dönemi depresyonu ve özkıyım ile yakın ilişkili bulunmuştur (Milne ve Lancaster 2001; aktaran Tamar, Özbaran, 2004).

Davranışsal ve duygusal risk etmenleri
"İçe yöneltme" eğilimi-stili olan çocuk ve gençlerde, örneğin davranışsal inhibisyonu olan, utangaç, anksiyöz, bağımlı veya kaygılı, özellikle popüler olmadığı, güvenlikte olmadığı, kendine güvensiz olduğu konusunda sürekli düşünce uğraşları olan çocuk ve ergenlerde depresyon riski, artmaktadır. Tersine dışa yöneltme eğilimi-stili, madde kullanımı ve davranım bozukluğu riskinde artışa neden olur. Bazı dışa yönelik davranışlar örneğin agresyon hem depresyon hem de madde kullanımı açısından risk oluşturur (Tamar, Özbaran, 2004).
Kronik fiziksel hastalıklar
Fiziksel hastalıklar depresyona neden olmakla beraber varolan depresyonu da alevlendirebilmektedirler (Ekici ve Savaş 2001; aktaran Tamar, Özbaran, 2004).

KAYNAKLAR
Bodur, Ş. Üneri, Ö.Ş. Çocuk ve ergenlerde majör depresif bozukluk: Bir gözden geçirme, Anadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:105-110.
Şenol,S., Karacan, E. ve Şener, Ş. (1999). Çocuklarda ve Ergenlerde Depresyon. Ben Hasta Değilim Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarının Psikososyal Yönü, A Ekşi (Ed), İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri, s.335-344.
Tamar, M., Özbaran, B. Çocuk ve Ergenlerde Depresyon, Klinik Psikiyatri, 2004; Ek 2: 84-92.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocukluk ve Ergenlik Döneminde Depresyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Meral YALÇIN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Meral YALÇIN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Meral YALÇIN'ın Makaleleri
► Ergenlik Döneminde Depresyon Psk.Eda GÖKDUMAN
► Çocukluk Döneminde Aşk Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
► Çocukluk Döneminde Mastürbasyon Psk.Gonca BAĞLAR
► Çocukluk Döneminde Korkular Psk.Senem ÖZDEMİR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Çocukluk ve Ergenlik Döneminde Depresyon' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:15
Top