2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İçe Kapanık Çocuklar ve Sosyal Fobi
MAKALE #13419 © Yazan Psk.Dnş.Tunahan UZUN | Yayın Ekim 2014 | 5,110 Okuyucu
Benim çocuğum çok içe kapanık, evi çok sever, evden dışarı hiç çıkmak istemez, bilgisayar oyunu çok oynar, hep internettedir, bayılır film izlemeye, arkadaşlarıyla vakit geçirmekten hoşlanmaz, yardım almak istemiyor, halinden memnun olduğunu söylüyor vb. şikâyetlerle başvuruda bulunan birçok aile ile karşılaşırız. Bazen zorla getirmişlerdir çocuklarını, bazen de zor ikna etmişlerdir. Ki bu çocukların bir kısmı ailelerinin ısrarına dayanamayarak bir kez gideyim de en azından bu kadar üstüme gelmeye devam etmesinler düşüncesiyle gelirler ilk seansa.

Genellikle temelde gördüğümüz problem gerçekten çocuklarının bilgisayar oyunlarına bağımlı olması, ya da evde vakit geçirmekten çok hoşlanmaları değildir. Problem bu genç bireylerin sosyalleşmelerinde ki beceri eksikliğinden kaynaklanıyordur. Kendilerini ifade etmekte son derece zorlanan bu genç bireyler kendilerini sosyalleşme çabası içerisindeyken çekmiş oldukları muhteşem azap duygusundan kurtarmak adına çeşitli yalnız vakit geçirebilme çabası içerisine sokarlar, çünkü onlar için en kolayı ve azap duygusunu yaşamadıkları tek yer orasıdır.

Tanımadığı ya da yeni tanışmakta olduğu biri ile iletişim kurmak, iletişim başlatmak veya başlatılan iletişimi sürdürmek konusunda eksik olduklarını düşünürler. Bazen başlatılan iletişim işlerini kolaylaştırır ancak bu sefer de başlatılan iletişimi devam ettiremeyeceği düşüncesi ile bahaneler oluşturarak oradan uzaklaşma çabasına girerler. Özellikle ergenlik döneminde var olan ben merkezcilik düşüncesi ile etrafındaki olayların merkezinde kendilerini görme ve herkesin onun davranışlarını, görünüşünü, konuşma tarzını, kıyafetlerini inceleyeceğini düşünerek yoğun rahatsızlık duygularına kapılabilirler.
Bazen okuldan çıkıp çok hızlı bir şekilde eve koşar adım gelirler ki hissetmiş oldukları yalnızlık ve çaresizlik duyguları başkaları tarafından sezilmesin, bazen de çeşitli bahaneler ile market vb. alışveriş yerlerinden uzak dururlar ki kasiyer ile kuracakları o kısacık iletişim anından kurtulabilsinler.

Ev ya da aidiyet hissettikleri diğer nadir muhitler onlar için huzurlu ve güvende hissettikleri, rahat bir nefes aldıkları tek yerdir. Ebeveyn ergenin içinde bulunduğu bu korkunç ızdırabı çoğu zaman anlayamaz, çünkü ebeveyn kendi çocuğuna, kendi çocukluğu gözüyle bakamayalı uzun zaman geçmiştir. Çünkü kendi çocuğu sonuçta kendisi ve diğer aile üyeleri ile çok rahat iletişim kuruyordur. Genellikle ergende ki bu anlaşılamama duyguları onun içinde bulunduğu çaresizlik duygularının pekişmesine ve yalnızlık hissinin daha da artmasına neden olacaktır.

Öyle ki onlara “konuşmak mı daha zor, dinlemek mi?” diye sorsanız alacağınız cevap genellikle her ikisi de olacaktır. Çünkü konuşurken herkesin onu dinlediği, onu değerlendirdiği düşüncesiyle kaygı ve stres düzeyini daha da artırırken, dinleyici konumundayken de –ya bana bir şey sorulursa! kaygısı ile büyük bir bunalım yaşıyorlardır. Artık bu ızdırap hayatın hemen hemen her alanına bir kanser gibi yayılmaya başlıyordur.

Bir kısmı kendi başlarına karşı cinsten arkadaş sahibi olamazlar, hatta bu nedenle bekar kalabilirler veya anlaşamayacakları eş ile evlilik sürecine adım atabilirler. Belirli bir süre sonra kendilerini ifade etmekten daha kolayı karşıyı olduğu gibi kabul ederek kendini ona uyum sağlamak mecburiyetinde hissetmek olacaktır. Bu, durumu daha da kaotikleştirecek ve oynadığı role uyum sağlama çabası artacak, huzursuzluğu derinleşecektir.

Daha erken yaşlarda başlayan bu kastrasyon işlemi kişiyi derine, derine ve daha derine çekmeye devam edecektir. Neyse ki psikoterapi süreci bu günler için var.

Çocuk veya ergenlerde tedavi süreci daha kolay işlemektedir. Eğer çalışılması gereken başka alanlar yoksa bilişsel-davranışçı terapiler sosyal fobi için genellikle yeterli olmaktadır. Gerçekçilik yetisini yeniden kazanma, duyguları tanıma ve kontrol edebilme, şemaların işlevselleştirilmesi, otomatik düşüncelerin fark edilmesi ve yeniden çerçeveleme gibi birçok terapötik beceri ile belki hiç kazanılamamış, belki de sonradan kaybedilmiş işlevselliğin yeniden kazanılması ile sağlıklı ve sosyal bir yaşam yeniden kolaylıkla kazanılabilir. Yeter ki ebeveynler çocuklarına, ya da bireyler kendilerine yeniden sağlıklı bir başlangıç için şans versinler.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İçe Kapanık Çocuklar ve Sosyal Fobi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Tunahan UZUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Tunahan UZUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tunahan UZUN Fotoğraf
Psk.Dnş.Tunahan UZUN
Samsun (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi55 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Tunahan UZUN'un Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'İçe Kapanık Çocuklar ve Sosyal Fobi' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öfke ve İlişki Eylül 2015
► Evlilikte Eş Seçimi Ağustos 2015
► Depresyon Kasım 2014
► Düşlenen Çocuk Mayıs 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:28
Top